Sömürgecilik tarihinin en hazin simalarından birisi Saartjie Baartman herhalde. Güneybatı Afrika’nın yerel halklarından Khoi etnik grubuna mensup Baartman 1789 yılı civarında dünyaya geliyor. Cape Town’da Hollandalı bir yerleşimciye köle olarak satıldıktan sonra bölgede bulunan İngiliz bir doktorun şu dahiyane fikriyle İngiltere’ye getiriliyor: Baartman’ı sirk sirk, çadır çadır gezdirip insanlara para karşılığı göstermek.
Venus Noire (Zenci Afrodit) yahut Venus Hottentote (Hottentot’lu Afrodit) adı altında reklamı yapılan Baartman’a egzotik hayvanları halka para karşılığı göstermekle geçinen Réaux adlı bir adam talip oluyor. Baartman’ın Khoi kadınlarından sık görülen genetik bir varyasyon nedeniyle alışılandan büyük kalçalara ve labia’ya sahip olması herkesin ticari iştahını kabartmış olacak ki kadıncağız İngiltere’den sonra Hollanda’ya, oradan Fransa’ya getiriliyor. 3 frank’a Zenci Afrodit’i görebilir, hatta ona dokunabilirsiniz bile, koşun!
Dönemin bilimadamları, bilimsel merak adı altında kadının çıplak çizimlerini yaptırıyor, bu resimler için illa donunu da çıkartsın diye ısrarla para teklif ediyorlar vs. O dönemde kimi erken sivil toplum örgütleri bu insanlık dışı muameleye karşı çıkmaya çalışsa da, kadıncağıza zorla mahkeme önünde hayatından çok memnun olduğu, her şeyi kendi iradesiyle yaptığına dair ifade verdirilince o girişim de sonuçsuz kalıyor.
Tabii ki sınır tanımaz iştahımızın, güç ve kontrol merağımızın her biçare nesnesi gibi Baartman da bir süre sonra yeniliğini, ilgi çekiciliğini, haber değerini kaybediyor. Muhtemelen yaşadığı hayata katlanmak için alkolik olan Baartman, unutulduğu köşede para karşılığı cinsel ilişki kurarak bir müddet daha yaşamına devam ettikten sonra yine tahminen kaptığı bir zührevi hastalık nedeniyle, büyük ihtimalle otuz yaşını göremeden ölüp gidiyor.
Ama ölmekle bizden kurtulacağını sandıysan çok yanıldın Saartjie! Her şeyi bilmek, her şeyi görmek, her istediğimize anında sahip olmak bizim hakkımız… söke söke alırız yazacaktım, çok acımasız bir kelime oyunu gibi gözükmesin diye yazmadım. Zira Baartman’ın beyni ve cinsel organları ölümünün hemen ertesinde yine yine yeniden bilimde ilerleme aşkına naaşından çıkarılıp bir kavanoza konuyor ve 1974 yılına kadar, BİNDOKUZYÜZYETMİŞDÖRT yılına kadar, Paris’teki Musée de l’Homme’da (İnsan Müzesi) sergileniyor. Gidip de Batı medeniyetinin başarılarını bir kez daha müşaade edin, Afrika’nın barbar, ilkel halklarından ne kadar üstün ve gelişmiş olduğunu bir kez daha tespit edin diye.