“Evlat edinmeden"  “merhametli transfere" uzanan farklı sosyo-ahlaki-teknolojik pratikler...

KÜLTÜR

Yeni Üreme Teknolojileri Ve Kürtaj Politikaları Kesişiminde Bir Doğum Hikayesi

2020’nin Ekim ayında ABD’nin Tennessee eyaletinde doğan Molly Gibson dünya gündemine oturdu. Doğum hikayesi 27 yıl önce dondurulmuş embriyolarla başlamıştı. En uzun süredir dondurulmuş embriyoyla elde edilen canlı doğum rekoru olarak kayıtlara geçen bu olay üreme tıbbı alanında bir başarı hikayesi olarak kutlanırken aynı zamanda sosyal medyada mizah konusu yapıldı. Uzun süredir dondurulmuş hâlde bekletilen embriyoları kullanmak için küresel pandeminin damgasını vurduğu 2020 yılının seçilmesi bazı sosyal medya kullanıcıları tarafından tiye alındı. Bu hikayenin dikkat çeken başka tarafları da vardı. Birincisi, en uzun süredir dondurulmuş embriyoyla doğum alanındaki bir önceki rekor Molly’nin üç yaşındaki kardeşi Emma’ya aitti. İkincisi, Molly ve Emma’nın doğumunu mümkün kılan embriyolar 1992’nin Ekim ayında dondurulduğunda anne Tina Gibson yaklaşık iki yaşında, baba Ben Gibson’ın ise yaklaşık 9 yaşındaydı. Ancak bu yönleriyle dikkat çeken bu doğumları sadece üreme tıbbı alanındaki başarılar, kırılan rekorlar olarak ele almak eksik bir yaklaşım olur; bu doğum hikayelerinin ABD’deki kürtaj politikalarıyla kesişen noktalarını da ele almak gerekir.

 

Medyaya yansıyan anlatımlarına göre, beş yıldır çocuk sahibi olmaya çalışan Gibson çiftinin hayatı, bir gün Tina’nın ailesinin yerel bir kanalda embriyo donasyonuyla ilgili bir haber görmesiyle değişir.[1] Tennessee merkezli Ulusal Embriyo Bağış Merkezi (NEDC) ile iletişime geçen Gibsonlar başka bir çiftin dondurulmuş embriyolarını üç yıl arayla kullanarak sırasıyla Emma ve Molly’i dünyaya getirirler. NEDC, 1990’ların sonunda Hristiyan Sağlık ve Diş Hekimleri Birliği’nin öncülüğünde, kâr amacı gütmeyen, tıbbi olarak donanımlı bir embriyo donasyon merkezi kurma fikriyle ortaya çıkan ülkenin en büyük embriyo donasyon merkezlerindendir.[2] NEDC gibi merkezler tüp bebek tedavisi sonucunda kullanılmayan dondurulmuş embriyoları alır, depolar ve çocuk sahibi olmak isteyenlere ulaştırır. Bu merkezlerin çoğu sadece çocuk sahibi olamayanlara üreme hizmeti ulaştırmakla kalmaz, ülke siyasetinin en önemli kutuplaşma konularından biri olan kürtaj meselesine de eklemlenir. Döllenmeyi yaşamın başlangıcı olarak gören ve kendilerini yaşam yanlısı (prolife) olarak tanımlayan kürtaj karşıtı yeni dindar sağ muhafazakar yaklaşım ve politikalarla yükselişe geçen kürtaj karşıtlığı sadece kadının rahmindeki fetüsle değil aynı zamanda tüp bebek tedavilerinde oluşan ve kullanılmayan dondurulmuş embriyolarla da yakından ilgilenir. Örneğin, NEDC’in vizyonu internet sitesinde şu sözlerle ifade edilir: “Bağışlanmış her bir embriyoya sevgi dolu evler bulmak için uğraşırken, yaşamı kucaklayan embriyo evlat edinme süreciyle İsa sevgisini paylaşmak.”[3] Böylece, dondurulmuş embriyolar sadece yeni üreme teknolojileri bağlamında ortaya çıkan yeni biyolojik oluşumlar olarak değil, aynı zamanda sosyo-teknolojik, ideolojik ve söylemsel oluşumlar olarak da toplumsal ve kültürel evrene dahil olurlar; çeşitli biyopolitik, hetero(biyo)normatif düzenlemelerle anlamsal ve fiziksel sınırları ve dolaşımları kontrol edilir.

 

Tüp bebek tedavisi sonucunda kullanılmayan embriyolarla ne yapacakları konusunda çiftlerin önünde dört seçenek bulunuyor.[4] Kullanılmayan embriyoların imha edilmesi, belirli bir ücret karşılığında saklanmaya devam edilmesi, kök hücre çalışmaları gibi bilimsel araştırmalara bağışlanması veya başkalarının çocuk sahibi olması için bağışlanması. Fakat embriyoların imha edilmesi veya bilimsel araştırmalara bağışlanması seçenekleri yaşam yanlısı (kürtaj karşıtı) anlayışa göre kabul edilemezdir. Bunların yerine daha iyi bir alternatif olarak, dondurulmuş embriyoların çocuk sahibi olmak isteyenlere bağışlanması seçeneği desteklenir. Hatta terminolojik bir manevra yapılarak embriyolar (hak sahibi kişiler gibi ele alınarak) “evlat edinme” ile ilişkilendirilir ve embriyo bağışı embriyo evlat edinme olarak yeniden tanımlanır.  Böylece ülke genelinde embriyo donasyonu yapan embriyo evlat edinme merkezleri ortaya çıkmaya başlar ve bu merkezler milyon dolarlık federal fonlarla desteklenir. Örneğin, 2003’ten beri faaliyette olan NEDC, aldığı yaklaşık 4 milyon dolarlık federal fonla, dondurulmuş embriyo bağışlayan ailelerden ücret almaksızın anlaşmalı kliniklerde saklama işlemini gerçekleştirir. Bugüne kadar binin üzerinde doğuma yardım ettiğini ifade eden NEDC şu an itibariyle Amerika’da yaklaşık bir milyon kadar dondurulmuş embriyo olduğunun altını çizer.[5] Mevcut dondurulmuş embriyoların “sevgi dolu ebeveynlerin olduğu sağlıklı ve istikrarlı bir aile ortamına kavuşması”nı amaçladığını söyleyen merkez, sağlıklı ve istikrarlı aile tanımını ise en az üç yıldır evli olan heteroseksüel çiftlerle (kadının yaşının 45 ve altında olması ve gebeliği kendisinin gerçekleştirmesi – yani taşıyıcı anne kullanmaması- koşuluyla) sınırlı tutar; bekarları, LGBT bireyleri dondurulmuş embriyolar için uygun ve makbul gördüğü aile tanımının dışında bırakır.[6]

 

Tüp bebek tedavisi sonucunda kullanılmayan embriyolarla ne yapmalı konusundaki seçeneklerin ahlaki, duygulanımsal, bedensel, ekonomik, biyopolitik, sosyo-teknolojik dolayımlardan geçerek çeşitlendiği gözlenir. İnanışları gereği, bazı çiftler kullanmayacakları fazla embriyolar üretme ihtimali nedeniyle tüp bebek tedavisi yerine embriyo donasyonunu tercih eder. Hatta bu konuda ciddi bir teşvik vardır.[7] Bunu kutsal bir embriyo “kurtarma” operasyonu olarak ifade edenler de olur.[8] Ancak bu çiftlerin kararında sosyo-ahlaki endişeler kadar ekonomik faktörlerin de etkili olduğu söylenebilir. Ülkedeki ortalama tüp bebek tedavisi fiyatlarıyla kıyaslandığında embriyo donasyonunun neredeyse yarı yarıya daha az maliyetli olduğu (yaklaşık 7 bin 500 dolar) gerçeği düşünülürse meselenin ekonomik boyutu bazı çiftler için önemli olabilir.

 

Bilimsel araştırmalarda veya tüp bebek tedavilerinde kullanılması gibi farklı bağış seçenekleri mevcutken embriyoların imha edilme biçimleri de gün geçtikçe çeşitleniyor. Örneğin  embriyoların imha edilmesi süreci bir çeşit yas formuna dönüştürülerek metalaştırılır ve bunun sonucunda imha edilen embriyolardan geri kalanlar çeşitli anı objelerine dönüştürülür.[9] Yasın tıbbileştirilmesini içeren diğer bir embriyo imha biçimi ise, embriyoların kadının gebe kalamayacağı bir dönemde rahmine transfer edilerek bir nevi (doğal düşük sürecini taklit edercesine) biyolojik imhasını içeren ‘merhametli transfer’(compassionate transfer) olarak isimlendirilen yöntemdir.[10] Bazı kesimler tarafından daha “doğal” ve “etik” bir embriyo imha biçimi olarak görülen bu işlem, bazı kesimler tarafından ise hem kadını gereksiz bir tıbbi işleme maruz bıraktığı hem de sağlık kaynakları gereksiz kullanıldığı gerekçesiyle eleştirilir. Ancak bu işlem, eleştirilere rağmen, dondurulmuş embriyolarla ne yapılmalı konusundaki seçenekler evreninde yerini almaya başlamıştır.

 

Sonuç olarak, “evlat edinme”den  “merhametli transfer”e uzanan farklı sosyo-ahlaki-teknolojik pratikler üzerinden embriyoların söylemsel-maddi sınırları sürekli yeniden tanımlanır. Bu bağlamda, Molly ve kardeşi Emma’nın doğumları da embriyo evlat edinme olarak yeniden isimlendirilen embriyo donasyonuyla gerçekleşmiştir. Yeni üreme teknolojileriyle kürtaj politikalarının kesişiminde gerçekleşen bu doğumlar yaşamın sınırları ve potansiyelliği üzerine yürütülen tartışmalara eklemlenirken, aynı zamanda hücre dondurma alanındaki tıbbi başarılar olarak teknolojinin potansiyellerine de dikkat çeker. Fakat kürtaj karşıtı bakış açısından yaşam potansiyelliği kutsanarak embriyoları potansiyel bebekler olarak ele almak, yeni üreme teknolojileri etrafında bir başarı miti de yaratmış olur. Sonuçta her embriyo donasyonu denemesi gebelik ve canlı doğumla sonuçlanmaz.

 

 

 

 

Kaynaklar

[1] https://www.bbc.com/news/world-us-canada-55164607

[2] https://www.embryodonation.org/about/

[3] “https://www.embryodonation.org/about/

[4] https://www.washingtonpost.com/news/acts-of-faith/wp/2016/04/21/what-you-ask-is-christian-embryo-adoption-heres-a-primer/

[5] https://www.embryodonation.org/about/

[6] https://www.embryodonation.org/adoption/

[7] https://www.russellmoore.com/2012/09/20/should-christians-adopt-embryos/

[8] https://lutheranfamilyservice.org/adoption-services/embryo-adoptions/

[9] https://www.5harfliler.com/embriyolariniz-itinayla-mucevhere-donusturulur/

[10] https://academic.oup.com/humrep/article-abstract/34/5/791/5466130?redirectedFrom=fulltext

 

 

Görsel: Reproduction, Antiquity to the Present Day, University of Cambridge kitabından.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YÇeyizdeki Yumurtalardan Kurumuş Gözlere: Ah Şu Kadınların Doğurganlığı!
Çeyizdeki Yumurtalardan Kurumuş Gözlere: Ah Şu Kadınların Doğurganlığı!

Arkadaşımın erkek kardeşi evlenirken annesi ona yaklaşmış ve sesini alçaltarak 30’lu yaşlarındaki müstakbel gelinleri acaba yumurta dondurmayı düşünür mü diye sormuş.

KÜLTÜR

YTekno-milli bir başarı hikayesi olarak rahim nakli
Tekno-milli bir başarı hikayesi olarak rahim nakli

Kadınların hayatı riske atılarak, ulusal teknolojik gelişmeler, kârlı yatırımlar ve kutsal ailenin biyolojik yeniden üretimi için kadınların rahimleri tekno-milli gururun biyo-politik ve de biyo-ekonomik uygulama olanı olarak araçsallaştırılıyor. 

MEYDAN

YKürtajdan Tüp Bebeğe Ceninler, Embriyolar ve Bazı Öteki Hak Özneleri
Kürtajdan Tüp Bebeğe Ceninler, Embriyolar ve Bazı Öteki Hak Özneleri

Dünyadaki gelişmelere bakınca AKP’nin kürtaj karşıtı çıkışının Türkiye’ye özgü olmadığı açık.

Bir de bunlar var

1830’larda Kadınların Kalbi
Leydi Gaga İstanbul’a Geldi (Ama Sınırsız Ülkede Kendine Yer Bulabilecek Mi?)
Türk Medyası Kokuyor

Pin It on Pinterest