Dr. Rebecca Gomperts, Gine’de genç bir doktorken karşılaştığı, kadınların hayatını tehlikeye atan kürtajların yarattığı tahribata dair bir şeyler yapılması gerektiğini düşünerek 1999 yılında Women on Waves’i kurdu. Amacı kürtajın kısıtlı olduğu ülkelerde uluslararası sulara çıkıp, güvenli açık deniz kürtaj imkanı sunmaktı. 2005 yılında, dünya çapında çalışan ilk telemedikal kürtaj servisi olarak bilinen Women on Web’i kurdu. Geçtiğimiz hafta Time dergisinin 2020 yılının en etkin 100 insanı arasında giren Dr. Rebecca Gomperts’a, bu yıl Women on Web’in 15. yılını kutlarken, çalışmalarını ve genç nesile yönelik üreme haklarına ilişkin örgütlenme tavsiyelerini sorduk.
Bu röportaj Geena ve Hazal tarafından İngilizce olarak gerçekleştirilmiştir. Çeviri Efekan Sadak.
Neredeyse yirmi yıldır kürtaja erişim hakkı konusunda çalışıyorsunuz. Bize yolculuğunuzdan ve Women on Waves’in nasıl gerçekleştiğinden bahseder misiniz?
Sanırım yolculuğuma, güvenli olmayan kürtajın gerçekliği ile karşı karşıya kaldığım andan başlayabilirim. O zaman Afrika’da çalışıyordum. Birçok kadın ciddi kanama, düşükler ve bazen ölüme yol açan komplikasyonlar ile hastaneye gelirdi. Kürtaj orada yasadışıydı ve bunu biliyordum ama bu gerçeklikle yüzleşmek zorunda değildim. Bir noktada, birlikte çalıştığım bir doktor kürtaj yapacaktı, benden ona yardım etmemi istedi ve ben de yardım ettim. Bu yer aldığım ilk kürtaj operasyonuydu. Kısa bir süre sonra hamile olduğumu ve bunun istemediğim bir gebelik olduğunu fark ettim. Bir klinikte kürtaj olabilmek için Hollanda’ya, eve uçtum. Bence bu benim için kürtajın bir mesele haline geldiği ilk zamandı ama yine de sivil ve insan hakları bağlamını kaçırıyordum. Ben sadece eğitimli bir doktordum; sağlık eşitsizliği ve insan hakları ihlalleri konusunda politik farkındalığım yoktu. Greenpeace için çalışmaya başladığımda politik farkındalığım arttı. Meksika’da çalıştım ve o zamanlar kürtaj Meksika’da büyük bir tabuydu. Konu hakkında konuşabilmek için hastanelere gittim. Women on Waves’i ve kürtaj gemisini başlatma fikrim hâlihazırda aklımdaydı. O zamanlar bir kitap üzerinde çalışıyordum ve kitap yayınlandığında gazeteciler bana bir sonraki projemi soruyorlardı. Women on Waves fikrimi paylaştığımda, Hollanda’da tamamen gündem oldu. Birçok telefon alıyordum, birçok insan ilgileniyordu ve bu iş biraz bana düştü çünkü o zamanlar Women on Waves sadece bir fikirdi. Hiçbir organizasyon yoktu, hiçbir şey yoktu. Belki de bu, insanların neyin eksik olduğunu anlamalarına yardımcı oldu ve bu sayede ihtiyacımız olan fon verenlerin dikkatini çekmiş olduk.
Peki daha sonra Women on Waves ile işler nasıl gitti?
2001 yılında İrlanda’daki ilk kürtaj gemisi kampanyasını yaptığımızda, elbette her şey ters gitti. Çünkü kürtaj yapabilmek için bir lisansa ihtiyacımız olduğunu söylediler ve biz buna sahip değildik. Ancak, biz yine de yolculuğumuzu gerçekleştirdik ve Women on Waves dünya çapında haber oldu; kürtaj her yerde manşetten haber oldu! Hollanda’da kürtajın yasallaştırılması için mücadele veren grubun ve neslin bir parçası olan bir grup lobicimiz vardı. Bizim için o dönemin sağlık bakanı ile görüştüler ve sağlık bakanı erken dönem gebelikler için gemide kürtaj yapmamıza izin verdi. Sağlık bakanı o süre zarfında emekli olmak üzereydi ve bu konu parlamentoda yürüttüğü son tartışmasıydı. Daha sonra kendisinden bir mektup aldık ve bu sayede önce Polonya’da, daha sonra Portekiz, İspanya, Fas vb. ülkelerdeki kampanyalarımıza devam edebildik. Yani, insanlar yapabildiği müddetçe harekete destek veriyorlardı ve son derece cesurlardı.
Daha sonra 2005 yılında, ilk telemedikal kürtaj servisi olarak bilinen Women on Web’i kurdunuz. Bu nasıl oldu ve o zaman sizin için en büyük zorluk neydi?
O dönemde telemedikal servis aracılığıyla kürtaj fikri marjinaldi. Bu nedenle, Women on Web’i başlattığımızda, yaptığımız şey hakkında bilimsel araştırmalar yayınlamamız gerektiğini biliyorduk. Çalışmaya başladıktan sadece iki yıl sonra, ilk bilimsel makalemizi yayınladık. Bu, birçok ülkede tepkiye neden oldu. Örneğin, 2009 yılında İrlanda, gümrükte paketleri alıkoymaya ve kürtaj hapları alan kadınları soruşturmaya başladı. Ayrıca yasal bir soruşturma başlatıldı ve bana dava açtılar çünkü haplar benim düzenlediğim reçetelerle birlikte gönderiliyordu. Dava Avusturya’da gerçekleşti ve Doktorlar Etik Komitesi’ne çağırıldım. Mahkemede, ben ve avukatımın önünde oturan dört erkek olduğunu hatırlıyorum – harika bir avukatım vardı! Avukatım, sadece erkeklerden oluşan peşin hükümlü bir mahkemede olduğumuzu söylüyordu. Bir daha Etik Komitesi’nden haber almadık. Mahkeme önündeki dosya sadece benimle ilgili değildi, aynı zamanda örgütün geleceği ve neyin mümkün olduğuyla ilgiliydi. Bunu takiben, daha fazla yayın yayınladık, telemedikal servisler aracılığıyla kürtajın güvenli ve etkili olduğunu kanıtladık; bu da daha fazla insanın çalışmalarımızı desteklemesine ve bize katılmasına yol açtı. Aynı zamanda diğer hizmetlerin ve web sitelerinin işlemesinin de yolunu açtı.
Women on Web’in kurulmasından bu yana 15 yıl geçti, kurulduğundan bu yana çalışmalarını ve etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son 15 yıla dönüp baktığımızda, Women on Web’in en büyük etkisinin telemedikal servisleri anaakımlaştırmak olduğunu düşünüyorum. Temas gerekmeksizin kürtaj hizmetleri konusunda normalleşmeyi destekleyen birçok araştırma yaptık. Diğer kuruluşları da benzer işler yapması için teşvik ettik. Ayrıca, araştırmamızın İrlanda ve Kuzey İrlanda’da gerçekleşen yasal değişiklikler için esas alındığına inanıyorum. Son 15 yılda önemli ölçüde değişen bir başka şey de medikal kürtajın yaygın hale gelmesidir. Bu durumu, gebe kadın ölüm oranındaki düşüşte görmemiz mümkün. Çalışmaya başladığım zamanlarda, gebe kadın ölüm oranı yılda yaklaşık 80.000 idi. Şu an ise 22.500. Bunun temel sebebi medikal kürtajın erişilebilir olmasıdır. Küreselleşmeyle birlikte, kürtaj haplarına erişmek ve bilgi almak çok daha kolay hale geldi ancak yine de bazı zorluklar ortaya çıkıyor. Ve tabii ki internetin son 15 yılda oynadığı rol çok büyük!
Women on Web’deki ekibinizden bahseder misiniz? Kimler var ve neler yapıyorlar?
Ekibimizin ilginç bir insan profili var. Kadınların yardım taleplerine günlük olarak cevap veren yardım masası organizasyonun çekirdeğini oluşturuyor. Yardım masasının bağlılığı, vizyonu, katılımı, ülkeleri ve dilleriyle ilgili bilgi birikimleri işimizi yapmayı mümkün kılıyor. Güncel olarak, yardım masamız 17 farklı dilde çalışıyor. Ayrıca bizimle çalışan ve aynı zamanda kurul üyesi olan sanatçılar, aktivistler ve akademisyenler de var. Bu insanlar, omuzları üzerinde yükseldiğimiz insanlar, onların çalışmalarıyla yükseliyoruz.
Kısıtlayıcı düzenlemelere sahip ülkelerde telemedikal kürtaj servisi sağlıyorsunuz. Hayatınızdaki dayanışmayı ve aktivizminize muhalefeti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Köklü örgütlerle kampanyalar üzerinde çalışırken, belirli bir süre boyunca harika ve yoğun bir dayanışmayı deneyimlersiniz. Bu deneyim, büyük bir hareketin parçası olduğunuza dair muazzam bir aidiyet hissi verir. Ayrıca, insanları bir araya getirmek için bir nedene ve bir fikre ihtiyacınız olduğunu fark edersiniz, bu son derece önemlidir! Muhalefet, çabucak aşılıyor aslında. Bazı nefret emailleri ve mektupları alıyorum, ama beni rahatsız etmiyor. Kendi kendime diyorum ki: “Bu onlarla ilgili, benimle ilgili değil.”
Aktivizminizi nasıl tanımlarsınız?
Aktivist olmanın iki yolu olduğunu düşünüyorum: biri reaktif olmak, diğeri proaktif olmak. İkincisi, kendi çalışmanızı ve kendi kampanyanızı tasarladığınız anlamına gelir. Şu anda kürtaj hareketinde yaşadığımız sorunlardan biri de geri tepme nedeniyle çok reaktif bir konuma itilmek. Örneğin, bazı ülkelerde web sitemizin sansürlenmesi nedeniyle bu duruma karşı savaşmak zorunda kalıyoruz (Türkiye’de de sansürlü). Buna karşı savaşmalıyız, başka seçeneğimiz yok! İdeal olarak aktivizmin bilgiyi – bilgi güçtür, gerçekten – kamusal eylemi ve proaktif projeleri birleştirmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu üç unsuru bir araya getirdiğinizde, o zaman çok güçlendirici bir harekete sahip olursunuz.
İşinizi yapmak için sizi motive eden nedir? Bu motivasyonu kaybettiğiniz anlar yaşadınız mı?
Böyle anlarım sıklıkla oluyor. Bu kadar çok çalışırken motivasyonu korumak bazen zor olabiliyor. Böyle anlarımda ne yapıyorum biliyor musunuz? Women on Web’e gönderilmiş teşekkür maillerini okumaya başlıyorum. Bu kadar basit. Hayatlarını nasıl değiştirdiğimizi söyleyen kadınların hikayelerini okuduğumda işimin ne kadar anlamlı olduğu hissini geri kazanıyorum. Bizim işimizle ilgili en güzel şey budur: insanların hayatlarını kökten değiştirebiliriz.
Women on Web ve sizin için bir sonraki adım nedir?
Women on Web için bir sonraki adım, organizasyonu yeniden yapılandırmak ve operasyon kısmını düzene sokmak. Organizasyonu daha esnek hale getiriyoruz. Bu büyük bir geçiş ve çok fazla iş var. Bir organizasyonda, farklı türde insanlara ihtiyacınız var. Bence gençlere yer açmak çok önemli. Kendimi eğitmem gereken birçok husus var. Organizasyonun genç insanların gelişebileceği ve liderlik kazanabileceği bir alana sahip olması çok önemli.
Üreme hakları hareketine dahil olmak isteyen genç nesil için bazı tavsiyelerde bulunabilir misiniz?
Önümüzdeki dönemde başlıca zorluk üreme hakları sorununun kimsenin ana gündeminde olmaması olacak. Bence üreme hakkına ilişkin meseleler ancak başka şeyler halledildiğinde tartışılabiliyor. Genellikle bir kenara itiliyor ve bir müzakere aracı olarak kullanılıyor. Kürtajı destekleyenler bile başka meseleler varken üreme haklarının önceliğinden emin değiller.
Kürtaj deneyimi etrafındaki anlatılar, genellikle bunun duygusal veya fiziksel bedelini ve sonrasında tüm yaşamlarını nasıl şekillendirdiğini vurgulayan anlatılardır. Bu durum, kürtaj veya kürtaj deneyimleri hakkında konuşmayı normalleştirmeyi zorlaştırır. Bu tartışmanın genellikle “kürtaja evet ama …” olduğu anlamına gelir.
Hayır! İstisnasız evet demeliyiz! Kürtaja erişim temel bir insan hakkıdır.