1750’lerde Britanya’da ortaya çıkıp Kraliçe Victoria döneminde popülerleşen ve adına denize girme makinesi denilen bu ahşap arabaların amacı kadınları ve vücutlarını gözden ırak tutmak, onları plajda mayolarıyla yürüme “utancından” kurtarmakmış.
Kadınlar bundan gerçekten utanç duyuyor muydu bilmiyoruz ama dönemin görgü kuralları gereği utanç duymalarının beklendiğini, erkeklerin ise bu sırada mayolarıyla plajda rahatça takılabildiğini biliyoruz.
Britanya imparatorluğunda popüler olan bu icat Fransa, Almanya, ABD ve Meksika’ya da yayılmış.
Her iki tarafında kapılar olan arabaya elbisesiyle giren kadın içeride denize girme kıyafetlerini giyerken bir at (ya da bazen insanlar) arabayı denizde ileriye çekermiş. Kadın öbür kapıdan denize girer, işi bitince de arabanın üstündeki bayrağı sallayarak “işim bitti beni alın” işareti yaparmış. At (ya da at görevi gören insanlar) haşur huşur gelip arabayı sahile geri çekermiş.
Bu araçların bazılarının denize girme ucunda bezden bir tente de olurmuş, daha mahrem olsun diye:
Denize girme makineleriyle (artık kısaca DGM diyebilir miyiz) ilgili dönemin mizah dergisi Punch’tan bir karikatür. DGM’ye gerek yok, kadınlar etekliklerinin çemberlerini kullansın diyor. Arabadan kurtulduk derken kendilerini duba olarak suda salınırken bulan kadınlar:
Britanya’da erkek ve kadınların aynı plajdan denize girmelerinin yasak olduğu dönemin ürünü bu araçlar, yasağın 1901’de kaldırılmasını takiben hızla ortadan kaybolmuş. Bazıları ise kariyerlerine plajda giyinme kabini olarak devam etmiş.
(Kaynak)