“Saçma sapan bir şey. Sen bayılırsın.”
Vyacheslav Mescherin’in müziği ile radyocu Tim Key’in tanıştırılışı bu sözlerle oluyor. Arkadaşı Peggy, bir partide Tim’in eline Easy USSR Vol. 2 adlı CD’yi tutuştururken böyle diyor.
Uzay çağı kokteyl müziği tamlaması yeterince ilginç değilmiş gibi Mescherin’in orkestrası bu tanımın başına bir de Sovyet getiriyor.
Orkestra, SSCB devlet televizyon ve radyosunun bir parçası. Fakat Mescherin’in orkestrası diğerlerinden daha farklı bir alanda, Sovyetlerin trendy müzik ihtiyacını karşılamak için kuruluyor. Ve ortaya şöyle bir şey çıkıyor:
Yazının daha başında playlisti yapıştırayım dedim. Hem yazıyı okuyup hem listeyi dinlemeniz sorun olmayacaktır zira bu müziğin yaratılma amacı zaten arka plan müziği olmak.
Aslında şöyle: Mescherin’in müziği 50’li yıllarda ABD’de popülerleşen ve adına space age pop, lounge, easy listening denen, benim bu yazının başlığında kısaca asansör müziği dediğim türe bir nevi Sovyet dokunuşu.
Amerikalıların elektro gitarına karşılık Mescherin’in orkestrasında elektro-akordiyon var mesela (elektro-balalaykanın sesi fazla tuhaf çıktığından onu eliyorlar). Fakat bir Sovyet devlet orkestrası “Amerikalılardan etkilendik” diyemeyeceği için bu yeni müziği halka “uzak diyarlardan gelen egzotik müzikler” olarak duyuruyorlar.
Bu müziğin ortaya çıkışı aynı zamanda SSCB ile ABD arasındaki uzay yarışının başlangıcına tekabül ediyor. Ekim 1957’de dünyanın ilk yapay uydusu Sputnik’in Kazak bozkırlarından fırlatılmasıyla Uzay Yarışı, daha doğrusu “insanlığın geleceğini kim temsil ediyor: SSCB mi ABD mi?” yarışı başlıyor.
Uzaydan görülen ama gelecekten pek seçilemeyen coğrafyamızın ve kelimenin tam anlamıyla konudışı ülkemizin gündeminde bir türlü yer bulamayan, hissedilemeyen heyecanlar yani. Hani arada bir Mars’ta gırgır sürüyorlar, kuyruklu yıldıza araç park ediyorlar ya, işte bütün o olayların başlangıcı.
Mescherin’in tuhaf ve tatlı müziği ayrıca Sovyetler Birliği’nde nispeten umutlu bir zamana denk geliyor: Stalin’in bıyıklı ve öfkeli yumruğunun -sahibinin vefatı sebebiyle- ülke üzerinden kalktığı yıllar. İkinci dünya savaşının dehşeti ve sefaletinin geride kaldığı, geleceğin parlak göründüğü bir dönem. Mescherin’in müziği bu noktada hafif müzik işlevi görüyor. Hafif, sistemle barışık, neşeli ve yaygın. Mescherin’in müziği Sovyet çizgi film Nu Pogodi!’nin arka planında da duyulabiliyor, Perm’de bir ağır silah fabrikasının hoparlörlerinden de.
Peggy Sutton’ın Tim’e hediye ettiği albüme ve geleceğin temsiline geri dönüyorum. Mescherin’in müziğinden büyülenen Tim, wikipedia’da bu müziğin kozmonotların da favorisi olduğuna dair bir şey okuyor ve aynı zamanda yapımcısı olan Peggy ile bu bilginin doğruluğunu araştırmaya koyuluyor. Peggy, “uzayda yürüyen ilk insan” gibi efsane bir unvana sahip ve aynı zamanda Mescherin’in arkadaşı olan Aleksey Leonov’a ulaşıyor. Leonov anlatıyor:
“Uzaya seyahat ve elektronik müziğin çıkışı aynı zamana denk geliyor. Mescherin beni sık sık ziyaret ederdi. Bazen eğitim yaptığımız roketleri gösterirdim. O roketlerden birine bindi de hatta.
Mescherin’in müziği uzayda olmak hissiyle kusursuzca örtüşüyordu. Ben boşlukta salınırken Mescherin’in müziği de beni sarmalıyordu. Başka hiçbir müzik o hafiflik hissine o kadar uymuyordu.
İçeride hiç susmayan vantilatörler… Ve her bir vantilatörün sesi de farklıdır. Bir anda zihninde Mescherin’in müziği dönmeye başlar. Bir Scriabin veya Profokiev senfonisi değil. Onun o elektronik müziği. Sanki vantilatörlerin sesine yazılmış gibi. Sonra başını silkelersin ve tek duyduğun bir uğultudur. Sadece bir ses.”
Uzayda salınımlardan wikipedia makalelerinde gezmeye, bir şarkı ya da boşluğun üzerinde düşünmeye ve peşine düşmeye, faydası muğlak tüm “saçma sapan” uğraşlara selamlarımla.
Nu Pogodi! ’nin youtube’da bazı bölümleri: (link)
Tim Key’in radyo programının kaydı (yine youtube): (link)
Kurban derileriniz için Youtube açık adresi: 901 Cherry Ave, San Bruno, CA 94066, USA