Uyku İncil’ini yazdığı söylenen tıp doktoru ve profesör Meir Kryger’ın Uykunun Gizemi adlı kitabı geçen sene Mart ayında yayımlandı. 40 senedir uyku alanında araştırmalar yapan Kryger’ın kitabında oldukça çarpıcı bilgilere rastladım. Uyurgezerlerden tutun huzursuz bacak sendromuna, gece uyuyamayıp gündüz olur olmaz yerlerde uykuya dalanlardan, rüya görmekten ya da tekrarlayan bir kabusu görmekten korktuğu için bir türlü REM uykusuna geçemeyenlere kitapta 40 yıllık saha çalışması ve bilimsel araştırmanın ürünleri var. Hem pratik çözüm önerileri hem de ne zaman doktora görünmeniz gerektiği konusunda tavsiyeler de… Bazen hapla tedaviye fazla bel bağladığını düşündüğüm kısımlar olduysa da izlenimlerini ve tartıştığı örnekleri çok değerli buldum.
Bunlardan sadece bir tanesini, çok çarpıcı bulduğum bir örneği paylaşacağım: REM uyku bozukluğu ve bunun sonucu olarak uykusunda şiddet uygulayan insanlar. Kryger’a göre uykuda şiddet o esnada görülen rüyayla alakalı. Mesela hastalarından biri gece rüyasında 2. Dünya Savaşı esnasında Normandiya sahillerinde saldırıya uğradığını görüyor. Gece uykusunda cam pencere indiren de var, aniden yataktan fırlayıp düşüp boynunu kıran da.
Bir başka hastasının tekrarlayan kabusundaysa onu avlamaya çalışan ayılar ve kazlar (!?!) var. Bazen ayılar bazen kazlar tarafından kovalanan bu adam rüyasında bir binaya sığınmak için koşuyor koşuyor koşuyor. Ancak nefes nefese binaya vardığında kapının kilitli olduğunu farkediyor. Gittikçe yaklaşan hayvanlar ve ölüm korkusuyla çaresizce binanın kapısını yumrukluyor. Ta ki karısının çığlıklarına uyanıp da bir kapıya değil, yatağı paylaştığı karısına vurduğunu fark edene dek.
Kryger’ın yazdığına göre REM uyku bozukluğu yaşayanların %90’ı erkekler ve bunun sebebi bilinmiyor. Kadınların da bu konuda uyanık olması gerektiği uyarısını yapan Kryger, REM uyku bozukluğu yaşayan erkeklerin 3’te 2’sinin beraber uyudukları kadınlara saldırdıklarını ve yaraladıklarını yazıyor. Daha önce beyin travması geçirmiş veya beyin hasarı olan, alkolik ve bazı anti-depresanlara ters tepki veren bünyelerde ortaya çıkan bu durum ilerde Parkinson’dan tutun da türlü nörolojik hastalığa kapı açabiliyor. İlk defa 1987’de adı konan bu uyku bozukluğunu ve zararlarını 30-40 sene boyunca yaşamış/yaşayan insanlar var.
Kryger, kadın hastalarından birinde de REM uyku bozukluğu tespit ediyor. Kadının herhangi bir beyin hasarı veya hastalığı yok ama 40 yıldır ona musallat olan bir kabus var: nerdeyse her gece maskeli bir adamın onu takip ettiğini ve bıçakladığını görüyor. Bu kabusla beraber gece yatakta sürekli kıpırdanıyor ve bazen kocasına vuruyor. Bu durumun sebebini bir türlü anlamayan doktor ona bir ilaç yazdığından beri, kabusu görmüyor, yumruklar durmuş ve gece yatakta eskisi kadar çok kıpırdanmıyor.
Şimdi rüya deyince, ayılar kazlar, maskeli adamlar filan insanın biraz yorum yapası geliyor. Ama bunları kendime saklasam daha iyi sanırım. Sonuçta bu insanların kim olduklarına, nasıl bir hayat yaşadıklarına dair hiçbir fikrim yok. Ama yıllar süren bir psikanaliz sonucu çok ilginç şeyler çıkacağı ortada. Her ne kadar ilaçla bazı semptomlar bastırılsa da, sebebi orada zihnin derinliklerinde zonklamaya devam ediyor. Kendisini kovalayan ayının neye tekabül ettiği, kurtuluşu aradığı kilitli bina kapısının neyi sembolize ettiği veya kadını avlayan bıçaklı adamın kim olduğu sorularını ısrarla sormak, cevapları korkutucu olsa dahi üstlerine gitmek gerekiyor herhalde. Bastırılmış olanın böyle hiddetle uyanışına ilaçların çözüm olacağını sanmıyorum.
Ama gündüz bastırdığı öfkesini hırsını uykusunda boşaltan insanların %90’ının erkek olduğunu düşününce, REM uyku bozukluğunun toplumsal cinsiyetle, şiddet ve cinsellikle alakası olduğu genellemesini yapmak çok da yanlış olmaz sanıyorum. Merak ediyorum, aranızda böyle bir şey yaşayan, tanık olan var mı? Ne yaptınız, nasıl başa çıktınız veya çıkıyorsunuz? Yoksa bu Türkiye’de görülmeyen bir durum mu?
Ana görsel: Fuseli, Kabus, 1781.