Yeniden Refah Partisi'nin genel başkanı Fatih Erbakan'ın geçmişi şu an kurmaya çalıştığı yerli ve milli tahakküme ve babadan miras “ağır abi” imajına rağmen hayli renkli. Necmettin Erbakan’ın küçük oğlu, ilk kez deyim yerindeyse “ergenlik” döneminde Türkiye gündemine girdi.

MEYDAN

Üç Kulaklı, Beş Gözlü Çocukları Hedef Alan Yeniden Refah Partisi

 

14 Mayıs 2023 Türkiye Genel Seçimleri’nden zaferle çıkan partilerden biri olan Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı’nda yer alma ve ittifaka dahil olma şartlarından biri “6284 Sayılı Kanun”un (Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun) kaldırılmasıydı.

 

Kurumsal internet sitelerinde yer alan bilgilendirme notunda, George Orwell’ın 1984 romanına da referansla, “yuvaların dağılmasına sebep olan kanunî düzenleme” olarak gördükleri 6284’le ilgili şu notu düşüyorlar:

 

İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanun’a ideolojik saplantılarla yahut oy devşirme amacıyla değil; tamamen rasyonel bir şekilde sosyolojik ve hukukî perspektiften bakmak icap etmektedir. Zira bu düzenlemelere ideolojik gerekçelerle sarılmak, bu düzenlemenin sosyal ve toplumsal hayata ve en önemlisi aile hayatına getirdiği olumsuzlukları kasten görmezden gelmek demektir.

 

Partinin genel başkanı ve yegâne mirasçısı Fatih Erbakan, ekseriyetle hedef aldığı 6284’ü, yeni yasama döneminin ilk gününde de (2 Haziran 2023) Meclis gündemine getirdi. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in “6284 Sayılı Kanun bizim için önemli bir konudur ve kırmızı çizgimizdir,” sözlerini “Özlem Hanım öyle demek istememiştir,” diyerek yeniden yorumladı ve şöyle dedi:

 

Özlem Hanım kadına şiddet konusu için kırmızı çizgi demiştir. 6284, haşa bir ayet değil.

 

Fatih Erbakan ve partisinin Cumhur İttifakı’na katılma şartlarından biri 6284’ün kaldırılması olduğu için, diğer “şartları” çok fazla gündeme gelmedi. Seçimin kazananlarından biri ve yeni dönemde sözünü dayatan bir parti olması bakımından ise Yeniden Refah Partisi’ne dikkatle bakılması ve politikalarının ne denli tehlikeli olduğunun kavranması gerektiğini düşünüyorum. Yeni dönemin Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) olma olasılığını ve ipleri elinde tutma arzusunu belki de böylelikle daha iyi anlayabiliriz.

 

İHA’lar, SİHA’lar, adalet ve liyakat gibi başlıklardan sonra doğrudan İstanbul Sözleşmesi ve 6284’e gelen 30 maddelik kendini dayatma listesi, şöyle ilerliyor:

 

 

15.   İstanbul Sözleşmesinin iptalinin TBMM’de de oylanması ve uzantısı 6284 sayılı yasanın aile bütünlüğünü bozucu hükümlerinin ayıklanması,

 

16.   6251 sayılı yasanın gözden geçirilmesi ve sapkınlıkların önlenmesi,

 

17.   Toplumsal cinsiyet eşitliğine ilişkin düzenlemelerden vazgeçilmesi.

 

 

Yeniden Refah Partisi’nin Parti Programına baktığımızda ise ekonomi politikalarından turizm politikalarına dek her başlıkta “ahlâk” kelimesinin geçtiğini görüyoruz. Örneğin basın hür; fakat milli, manevi ve ahlaki değerlere saygılı olmak şartıyla. Ya da turizm sektörünün türlü faaliyetlerle kalkındırılması gerekiyor; ama ahlaki ve kültürel hasletlerin de tüm dünyaya hak ettiği şekilde tanıtılması kaydıyla.

 

Ensemize buz gibi bir “ahlâk” demiri yapıştıran bu partinin genel başkanının geçmişi ise şu an kurmaya çalıştığı yerli ve milli tahakküme ve babadan miras “ağır abi” imajına rağmen hayli renkli. Necmettin Erbakan’ın küçük oğlu, ilk kez deyim yerindeyse “ergenlik” döneminde Türkiye gündemine girdi.

 

 

1997’de Milliyet Gazetesi’nde yer alan haberde “Hacı Fatih” olarak anılan ve henüz 18 yaşında olan Erbakan’ın “hız tutkusu” haberin konusu. Hız tutkusu sorulduğunda “220 kesmiyor şehir içinde,” diyen Fatih Erbakan, “Daha beter arabalar alacağız inşallah. Daha çok hız yapacağız, daha çok çatlayacak millet,” yanıtını veriyor ve Mercedes marka aracına binerek Karum’dan uzaklaşıyor.

 

2012 yılında Vatan Gazetesi‘nden Nebahat Koç‘un haberine göre ise bedelli askerlik hakkından yararlanıyor. Cumhur İttifakı’na katılmak için belirlediği 30 talebinden biri “İHA-SİHA‘lar, yerli otomobil ve diğer stratejik ürünlerin ve savunma silah ve mühimmatlarının üretiminin desteklenmesi” olan Erbakan, o dönem 30 bin liralık bedelli askerlik başvuru ücretini peşin ödeyerek bedelliden yararlanıyor.

 

Kaynak: AA

 

2013’te HaberTürk’ten Kübra Par’a evini açan Erbakan, bu kez kamuoyuna özel yaşamına dair bilgiler veriyor. Babasından “Erbakan Hoca” olarak bahseden Fatih Erbakan, şimdilerde sosyal medyada gündem ve mizah konusu olan “ciddi” duruşuna dair Kübra Par tarafından da sıkıştırılınca şu yanıtı veriyor: “Tam tersine çok espriliyimdir! Hatta rahmetli babam çok az konuşurdu ama ben çok konuşan bir insanım.” Düğününde bile gülümsemediğini söyleyen Erbakan, mülakatın ilerleyen kısımlarında Erbakan’ın oğlu olmanın omuzlarına büyük bir sorumluluk yüklediğini anlatıyor:

 

Erbakan hocanın evladı olmak büyük bir şeref, büyük bir mutluluk ama aynı zamanda büyük bir sorumluluk… Beklentilerin yüksek olması insan üzerinde bir yük. Hemen babamla kıyaslıyorlar. ‘Şurada şöyle davranman lazım çünkü hocamız olsa böyle davranırdı,’ diyorlar. Ben de diyorum ki ‘Bütün sorumluluklarını yüklüyorsunuz ama yetkilerini vermiyorsunuz!’

 

Dikte edilmiş bir kader



Ve sıra, Kübra Par’ın, her yerinden mutsuzluk akan Fatih Erbakan’a yönelttiği nokta atışı gözleme geliyor: “Önceden dikte edilmiş bir kaderi yaşamak zorunda olan mutsuz biri gibisiniz sanki…”

 

Fatih Erbakan ise kendi isteği dışında bir görev üstlendiğini ima ederek şöyle diyor: “Kendim istemesem yapmazdım. Ama zor olduğunu kabul ediyorum. Yapıma uygun olmadığı tarafları oluyor. Rahmetli babam çok rahat bir insandı. Ben öyle değilim.”

 

Kaynak: Milliyet Arşiv

 

 

“Rahat bir insan” olmayan Erbakan, sadece kadın ve LGBTİ+ düşmanı değil. Bilimsel çalışmaların karşısında konumlanışı ve aşı karşıtı söylemleri nedeniyle partisinin Facebook sayfası, 19 Şubat 2022’de Facebook tarafından kapatıldı.

 

“Aşı olmadım, olmayı da düşünmüyorum” diyen Erbakan, mRNA aşısı olanların “yarı insan yarı maymun çocuklar doğurmasına sebep olacaklarını” öne sürerek aşının “Üç kulaklı beş gözlü yaratıklar doğmasına yol açabileceğini” öne sürmüştü.

 

Erbakan başka bir açıklamasında “mRNA teknolojisini kullanan aşıların hücrenin çekirdeğine etki edip oradaki genetik yapıyı değiştirmesi ve bozması mümkündür,” demişti.

 

Yeniden Refah Partisi, KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi’nin anketlerinde sadece “aşı karşıtlığı” ile hatırı sayılır bir şekilde görünür olmuştu. COVID-19 sürecinde aşı olmayan ya da olamayan işçilerin mağduriyeti ne iktidar ne de muhalefet partileri tarafından giderilebilmiş ve işçilerin sorunlarına gerçekçi bir çözüm üretilememişti. Aşıdan korkan ve çekinen işçiler için Yeniden Refah Partisi ve genel başkanın çıkışları bir soluklanma anına tekabül edebilirdi, ki belli ki etti de. Tek bir sonuçla bu tahlili yapmak mümkün değil, fakat KONDA’nın yayınladığı “Sandık Analizi”nde Yeniden Refah Partisi’nin oy dağılımını ilçeler bazında görmek mümkün. En azından ilçe kademeleri, bu konuya ilişkin bilgilendirici.

 

Yeniden Refah Partisi, 1. kademe gelişmiş ilçelerde değil, her kademede benzer oy oranını yakalıyor. En yüksek oy oranı ise 2. ve 5. kademedeki ilçelerde. Kaydadeğer bir diğer nokta ise sanayi kenti Kocaeli’de partinin bir milletvekili çıkarması.

 

Bağımsız Maden-İş Örgütlenme Uzmanı Başaran Aksu, henüz 12 Mart 2022’de şöyle demişti:

 

Yeniden Refah Partisi özellikle genç işçi kesimleri arasında yaygın bir üyelik, örgütlenme çalışması yürütüyor, karşılık da buluyor. AKP’den uzaklaşan işçileri, seçimlerde AKP’yle ‘ilkeli’ ittifak yoluyla yamama potansiyelleri yüksek. Olmadıkları il, ilçe, belde yok gibi.

 

24 Mayıs’ta Aposto’ya konuşan Aksu, Yeniden Refah’ın aldığı oylardan hareketle bu görüşünü geliştirerek bu kez şöyle diyor:

 

Geleneksel aile yapısını da darmadağın eden kapitalist gelişmeye duyulacak olağan öfkeyi İslamcı sosyal adalete vurgu yapan bir hamasetle başarılı bir şekilde kendilerine yönlendirmeyi başarabiliyorlar. Özellikle çalışmak için gurbette olan, çocuklarıyla ilgili gelecek hayali kurmaya çalışan genç işçi ailelerin temsilcileri kentin korkutuculuğu, yoksulluğun sınırlayıcılıkları ve mali güçsüzleşme karşısında somut bir cemaat korunağı ararlar.

 

Tam da bu nedenlerle, özellikle işçileri ve toplumun dezavantajlı kesimlerini ortak bir mücadelenin öznesi kılmak gerekiyor. Partinin özellikle kadın ve LGBTİ+’ların haklarını savunan yasaların kaldırılması için çaba gösterdiği bu yeni dönemde, LGBTİ+ haklarına destek veren ve toplumsal cinsiyet eşitliğini savunan işçi sendikaları, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve hak savunucuları ile daha çok temas kurmak gerekebilir. LGBTİ+ düşmanı politikalara sessizlikleriyle ortak olan siyasi parti ve sendikalara ise konuşmaları yönünde baskı uygulanabilir.

 

Muhalefete ve siyasi partilere en çok şu soruları sormamız ve ısrarla peşine düşmemiz gerekiyor:

 

Onur Ayı’nı kutlamaktan neden çekiniyorsunuz?

 

Milletvekillerinin varlığının polis saldırısında ve olası gözaltılarda nasıl bir önem teşkil ettiğini biliyoruz. Neredesiniz?

 

LGBTİ+ hakları en genelgeçer tanımda bile “insan hakları” değilse, insan haklarını savunmaktan daha elzem ne işiniz olabilir? İttifak tartışmaları mı? Hangi kentten kaç vekil çıkaracağız hesabınız mı?

 

Neden susuyorsunuz?

 

Yeni dönemin en büyük belirleyenlerinden biri LGBTİ+ karşıtı söylemler, yeni Meclis’ten geçirilmeye çalışılan homofobik ve transfobik yasalar ile muhalefetin bu politikalara nasıl yanıt verdiği olacak. Ve çok belli ki, bu mücadeleye destek vermeyen herkes bir mevzi daha kaybedecek. Üç kulaklı, beş gözlü çocukları hedef alan Yeniden Refah Partisi’ne ve diğer hepsine karşı mücadele etmek yine sizin işiniz. Çünkü Meclis’e bizim oylarımızla da girdiniz.

 

 

 

Ana görsel kaynak: Yeniden Refah Partisi websitesi

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

MEYDAN

YDersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği ile söyleşi: Gerçekleşebilecek bir düş kuruyoruz
Dersim Yenigün Kadın Dayanışma Derneği ile söyleşi: Gerçekleşebilecek bir düş kuruyoruz

“Kendi yerelimizde yaşayan kadınların sorunları başta olmak üzere, cinsiyet eşitsizliğinin gündelik yaşamdaki tüm görünüşleriyle bir biçimde kavga halindeyiz.”

SANAT

Y“Kırılganlık güçtür, filmin kahramanlarından bunu öğrendim”
“Kırılganlık güçtür, filmin kahramanlarından bunu öğrendim”

"The Last Year of Darkness" (Karanlığın Son Yılı) belgeselinin yönetmeni Benjamin Mullinkosson ile belgeselin ortaya çıkışını, “Funkytown”ın ve müdavimi arkadaşlarının onun için önemini konuştuk.

MEYDAN

Y“Çocuğa yönelik cinsel istismar davalarının çoğu cezasızlık politikası ile örülüyor”
“Çocuğa yönelik cinsel istismar davalarının çoğu cezasızlık politikası ile örülüyor”

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nin avukatı Burcu Uçuran, “G.U. vs TÜRKİYE” davasını ve derneğin bu dava üzerinden AİHM’e yaptığı başvuruyu anlattı.

MEYDAN

Y“Bayram Sokak, trans kadınların barınma ve hafıza mekânıdır, tarihimizdir.”
“Bayram Sokak, trans kadınların barınma ve hafıza mekânıdır, tarihimizdir.”

Bayram Sokak 12 Platformu, İstanbul Bayram Sokak’ta trans kadınların evlerinin mühürlenmesiyle ilgili İHD’de düzenledikleri basın açıklamasında, uygulamanın hukuksuzluğuna ve keyfiliğine dikkat çekti.

Bir de bunlar var

“Düşler ve Sokak”
Kader Planının Tek Kullanımlık Hayatlarına Karşı Halkların Olağanüstü Demokratik Dayanışması
Radikal Kapsayıcılık: Radikal Feminizmin Trans Kapsayıcı Tarihini Anlatmak

Pin It on Pinterest