Neden bütün yarışmaları erkekler kazanıyor sayın seyirciler?

KÜLTÜR

TV Yarışmaları: İkinci Belli Şampiyon Kim?

Malumunuz ekranların müziğe zerre katkısı olmayan şov programı O Ses Türkiye’nin 6. sezonu geçenlerde Dodan’ın şampiyonluğuyla sona erdi. Her konuda ikiye bölünmeye bayılan halkımız O Ses Türkiye finalinde de bölünmeyi başardı ve belki de ilk kez bu yarışmanın finali Twitter’da bu kadar konuşuldu. Nedeni ise yarışmanın kendisi kadar saçmaydı: Denklemde, İslamcı rapçi Resul’e EVET, Kürt, Alevi ve solcu Dodan’a da HAYIR veren halkımız birbirine girdi, mevzu bir ön referanduma döndü. Şampiyon Dodan olunca, solcularımız da referandum için umutlandı. Neden diye sormayın rica edeceğim. Zira hiçbir mantıklı açıklamam yok. Tek bildiğim halkımızın -solcu, sağcı ayırt etmeden- bazen katlanılmaz olduğu.

 

Screen Shot 2017-03-28 at 16.00.01

Screen Shot 2017-03-28 at 15.59.51

Screen Shot 2017-03-28 at 15.59.41

Screen Shot 2017-03-28 at 15.59.24

 

Amacım Dodan meselesinden Türkiye’de Kürt olmak, efenime söyliyim yaygın medyada Kürtlerin yok sayılması veyahut da Dodan Haydar Haydar’ı güzel söyledi mi söylemedi mi tartışmasına girmek değil. (Bu tartışmalar bir takım sol mecralarda ciddili ciddili yapıldı zaten- ) Ben dikkatinizi 5Harfliler’e yakışan bir noktaya (bence editörlerin kalplerini burada çaldım) çekmek istiyorum. O nokta da şu: NEDEN BÜTÜN YARIŞMALARI ERKEKLER KAZANIYOR SAYIN SEYİRCİLER?

 

O Ses Türkiye ile başladık, oradan devam edelim.

 

O Ses Erkek

 

İlk kez 2011’de düzenlenen ve bu yıl 6. Sezonunu izlediğimiz yarışmayı bugüne dek hep erkekler kazanmış. İlk yıl Oğuz Berkay Fidan’ın şampiyon olduğu yarışmayı sonrasında Mustafa Bozkurt, Hasan Doğru, Reza Zarrab’ın tv8’e ve Ebru Gündeş’e hediyesi Elnur Husenynov, Emre Sertkaya ve son olarak da Dodan birincilikle noktaladılar.

 

Halkımız her sene bu yarışmaya çılgınlar gibi sms yollayıp hep erkekleri seçmiş. Kadın yarışmacılar son dörde kalmayı “başarsalar” da yarışmada şimdiye kadar necip Türk milletinin o ses olmaya layık gördüğü tek bir kadın yok.

 

Kadının Yeri Survivor‘ının Dizinin Dibidir

 

Türkiye televizyon tarihinin en çok izlenen, reyting rekortmeni yarışması Survivor’da da kadınlar adına manzara pek iç açıcı değil. 10 sezondur yayında olan ve hep ama hep çok izlenen Survivor’da tek bir sene bir kadın -Merve Oflaz- şampiyon oldu. Ve süpriz, sürpriz! Bu istisnai sezon şampiyonun sms’le belirlenmediği 2010 yılıydı. İlk üç sezonda erkeklerin “zaferleriyle” biten programda Oflaz’dan sonra yine yeni yeniden hep erkekler ipi göğüslemişler. Yarışmada kazananın sms oylamasıyla belirlenmeye başlamasından sonra zaten son ikiye sadece tek sefer bir kadın kalmış (Merve Aydın, Survivor All-Star, 2015-2016). Şampiyon bir atlet olan Merve Aydın’ın katıldığı iki Survivor’da da “çok hırslı” denilerek yerden yere vurulması, erkek yarışmacıların hırs ve kazanmak için her şeyi yapmalarının ise “başarı” olarak kutsanıp alkışlanması da başka bir yazının konusu olsun.

 

tumblr_o45bbi3BVH1sh4vvgo1_400

 

Survivor, gerçek anlamda bir Türkiye simülasyonu olduğu için, programda yarışan kadınları aşağılamak, hakir görmek, alışık olduğumuz “narin, hassas, dayanıksız” gibi sıfatlarla tanımlamak ve yermek de artık bir geleneğe dönüşmüş durumda. Kadın yarışmacılar illa ki favori bir erkek yarışmacının yancısı, gizliden gizliye hisler beslediği platonik aşkı ya da adayı karıştıran Suzan Avcı olmaktan öteye gidemiyorlar. Oysaki erkek yarışmacılar en çok dedikodu yapan, planlarıyla (tv dünyasında bunun adı strateji) herkesin arasına nifak tohumu eken, kazanmak için her şeyi mübah gören, bu nedenlerle de sadece fiziksel olarak değil, psikolojik olarak da güçlü varlıklar olarak övülüyorlar. (Misal kamyon arkası yazılarıyla halkımızın sevgisini kazanan Turabi isimli adam Survivor’da iki kez şampiyon oldu, Nihat Doğan finale kaldı… Varın gerisini siz düşünün.)

 

tumblr_nowrq4LxuL1rjwt6co1_500

 

Survivor’ın insanı en çileden çıkaran kısmıysa kadın yarışmacılara sürekli fettanlık, arsızlık yükleyip, sonra da nasıl iyi birer ana, bacı olunur dersi verilmesi, bedenlerinin sansürlenmesi. Özellikle 2015’teki All-Star’da artan bu sansür nedeniyle denizde yüzen kadın yarışmacıların sadece kafalarını görürken, erkeklerin 6-packlerini sayıyor, şişkin pazularını seyrediyoruz. Bu görsel değişimin anahtar kelimeleri tabii ki yine bildiğimiz yerden: AKP, menfaat, Acun kurnazlığı.

 

11

 

Vakit bol olan benim gibi işsizler ekşisözlük’teki Survivor başlıklarında kadın yarışmacıların başlıklarına bakarak kör olabilir, öncesinde dil altı haplarını alarak YouTube videolarına yapılan yorumları okuyabilirler.  Böbrek taşı düşürme garantili.  HİZMET GİBİ HİZMET!

 

Tüm Rezilliğin Başladığı Yer: BBG Evi

 

BBG Melih

BBG Melih

 

Reality şovların piri olan Biri Bizi Gözetliyor evinde de durum Survivor’dan farklı değildi. 6 sezon yayımlanan programda hiçbir kadın birinci olamadı. Ailesinin şekere banıp programa yolladığı Melih, dondurulmuş yüz ifadesiyle Kaan, “affedersiniz Ermeni” olan Edi ve Viken (Burada bir parantez açıp bu yarışmayı kazanan “affedersiniz Ermeni” arkadaşların nasıl oldu da Ermeni nefretinden ölen bir ülkede şampiyon olabildiklerine de değinmek gerekiyor. Edi de Viken de yarışma boyunca TÜRK ve MÜSLÜMAN olmadıklarından asla bahsetmediler pek tabi. Türk’ten daha Türk, milliyetçiden daha milliyetçi, eeeeeennn Atatürkçü olduklarını her fırsatta vurgulayıp, tuttukları takımlardan dem vurup ama asla Ermeni olduklarından bahsetmeyerek halkın sevgilisi oldular. Kimse sormadı, onlar da söylemedi… Alan da veren de kanal da memnundu…) gibi isimlerin konfeti yağmuru altında zafer çığlıkları attıkları programdaki iddialı kadınlar yine “hırsları” nedeniyle kaybettiler. Hırs erkek işiydi, ellerinin hamuruyla hırslı olmak neydi? Halkımız seslerini yükselten ve kesmeyen kadınlara her zaman yaptığı gibi BBG Evi’nde de verdi dersini! Hadlerini bilselerdi!

 


Başımıza Semih Öztürk Belasını Açan Ütopya

 

33

 

BBG Evi’nin daha fenası, daha sinir bozanı, daha manasızı olan ve tek sezon süren Ütopya’nın şampiyonu da bir erkek (şoktadayız!) oldu. Finalisti de bir erkekti. O erkek, ilk BBG Evi’ndeki kendini filozof ilan eden negatif enerji kapsülü  Eray gibi infial yarattı ve Eray’ın geldiği sevimsizlik noktasını alıp Everest’in tepesine taşıdı. Eray gibi kendisini “bir çeşit” filozof (kenara not et: Erkekler ve filozof olma takıntıları), stratejist, mazlumun dostu, şair, tiyatrocu diye uzayıp giden sıfatlar ordusuyla tanımlayan Semih Öztürk’ü başımıza bela eden bu program sanırım 1 yıl filan sürdü. Ve o 1 yıl boyunca Kafe grubu  (Tuncaycılar olarak da bilinen) ile Semihçiler olarak cart diye ikiye bölünen Ütopya çiftliğinde erkeklerin hiç durmadan kavga etmesine rağmen, hikâye döndü dolandı yine kadın yarışmacıların başlarına kaldı. Ve elbette finalistler ve hatta bazı favori erkek yarışmacılar yaptıkları bütün rezilliklere, çirkefliklere ve hırstan kudurmuş hallerine rağmen övülüp alkışlanırken, kadınlara düşen yaftalar yine fitnecilik, fesatçılık, dedikoduculuk vs. oldu. Ve halkımız bir kere daha iki erkek arasında seçimini yapıp Tuncay’ı birinci seçti. Bu sonuca sinirlenen ve Acun Ilıcalı’nın sonuçlara müdahale ettiğini düşünen Semih fanları (evet bu adamın fanları var ve İç Anadolu Bölgesi nüfusundan kalabalıklar) yarışmanın yapıldığı çiftlik evini bastılar. Maaşını vermeyen patronun fabrikasını bas desen hiçbiri gelmez tabii. Canım Türkiyem!

 

Semih'ten sevgilisine iltifat gibi iltifat

Semih’ten sevgilisine iltifat gibi iltifat

 

Tüm o gerilimin sonunda ne mi oldu peki? Acun Semih’i alıp Survivor’a koydu. Veee Ütopya sonuçlarına itiraz edip sinir krizi geçiren fanları Semih’i bu kez Survivor’da şampiyon yapmak için kendilerini paraladılar. Fakat yine olmadı! Yine olmadı! Yarışmayı “hırstan gözü dönmüş” Nagihan’ı, Semih’i, Acun’dan torpilli olduğu iddia edilen ve başarısı hakir görülen Damla’yı ve zengin çocuğu Serkay’ı yenen halk çocuğu Atakan kazandı. Semih fanlarına ne mi oldu? Onlar Semih elenince yine Acun’un sonuçlara müdahale ettiğini söyleyip kazan kaldırdılar internetlerde. Ama Semih fanlarını ters köşeye yatırıp bu yılki Survivor’la birlikte tv8’de sunucu oldu. Artık neredeyse sadece Survivor yayınlanan tv8’de Survivor analizleri yapıyor ve bunun için maaş alıyor (kahkaha).

 

Popstarlık Dediğin Erkeğin Elinin Kiri

 

O Ses Türkiye’nin öncülü olan Popstar 10 sezon ekranları salladı. Bu 10 sezon boyunca sadece iki kadın yarışmayı kazanabildi. Yarışmanın Popstar Alaturka olduğu ilk yıl Hasret (bugün adını bile hatırlayan yok) ve ilk katılımında birinci olamayan, fakat sonraki sezon yapılan “best of”ta ipi göğüsleyen minnoşluk abidesi Mehtap!

 

55

 

Çok iyi sesler izlememize vesile olsa da hem jüri hem de sms ile oy veren halkımız tercihlerini genellikle erkeklerden yana kullandılar. Hasret, şarkı yarışmalarının gelmiş geçmiş en iyi ismi olan Erkan’ı ve daha sonra Bülent Ersoy’un beyi olacak Armağan’ı (ki sonra boşandılar, Armağan başka bir kadınla evlenip Ben Bilmem Eşim Bilir’e katıldı) geride bırakarak birinci olmuştu. Mehtap ise, ilk katıldığı yarışmada samimiyeti ve dobralığıyla sevilmiş, “erkek gibi kadın” olarak takdir edilmişti. Erkek gibiliğin ve çileli hayatının ödülünü bir sonraki sezonda halkımız tarafından birinci seçilerek aldı. Bu yarışmada birinci olan hiç kimse arzu ettiği başarıyı sonrasında yakalayamadı lakin Mehtap kendisine bir hayran kitlesi yaratmayı başardı. Pavyonlarda şarkı söylemişti, çok çileler çekmişti ve erkek dünyasında erkek gibi ayakta kalmıştı! Bu Yeşilçam hikâyesi elbette ki halkımız tarafından sahiplenildi. Ancak Mehtap da ara sıra bazı magazin programlarına çıkıp acıklı hikâyesini anlatmaktan ve komiklikler yapmaktan öteye pek gidemedi.

 

Yeteneksizsin Türkiyem

 

YETENEK SİZSİNİZ TÜRKİYE -acı ama gerçek- tam 7 sezon ekranları işgal etti. Yeteneğin taklit, sihirbazlık, komiklik yapmak kabul edildiği  programda hiçbir kadın birinci olmadı. Sadece son sezonda, şampiyon olan Hayatın Ritmini Yakala isimli toplulukta kızlar DA vardı. Ama bu sefil programda ipi hiçbir zaman bir kadın ya da kadınlar göğüsleyemedi. Yetenek de erkeğe bahşedilmişti ve kadının yeri yetenekli erkeklerin arkasıydı.

 

Peki Kadınlar Hiç Mi Kazanmıyor Arkadaş?

 

Elbette ki kazanıyorlar. Örneğin İşte Benim Stilim isimli programı hep kadınlar kazanıyor (hahahahahahaha). Şık görünmek için verem olmayı, sinir sistemlerinin çökmesini ve benzeri sayısız rahatsızlığı göze alan kadınların birbirlerini -konsept gereği- yediği bu programda hiç bildiğiniz gibi erkek yarışmacı yok.

 

tumblr_nxfdycU3BR1qf2dg2o1_500

 

Güzel giyinmek de iyi bir ana, eş, sevgili ya da bacı olmanın yanısıra kadınların boynunda pranga olduğu için erkeklerin şık giyinmek ve Türkiye’nin en şıkı olmak için yarışmalarına gerek duyulmuyor diyebiliriz. Tabii asıl gerçek, bu ve benzeri stil yarışmalarda şıklığın, güzel giyinmenin, stil sahibi olmanın filan hikâye olduğu. Burada dev oyunculuk performansları dönüyor. Her biri Altın Ahududu Ödülleri’nde başa yarışacak performanslar sergileyen “yarışmacılar” onlardan beklenildiği gibi her bölümde birbirlerine hakaretler ediyor, birbirlerini aşağılıyor, hırstan deliriyor, sinir, kıskançlık, histeri artık ne kadar kriz varsa geçiriyorlar. Akmayan gözyaşları, biplenen küfürler (elbette daha sonra başka ellerden internete servis ediliyor o bipli kısımlar ki bu kadınlar daha da rezil olsun, sosyal medya ortamlarında daha fazla hakarete maruz kalsınlar), bitmeyen dedikodular… Kavga, kavga, kavga… Kadınları bir araya getirip, 6 günü birbirlerine kırdırmak, senaryo gereği kavga ettirip, sonra jüri aracılığıyla (Nurella, Kemal Doğulu ve hatta Ivana bu rollerine bayılıyor, sürekli kızlara olgunluk, edep, haya gibi konularda dersler verme yarışına girişiyorlar ve en komiği de kavga eden yarışmacılara kavgadan sıkıldıklarını, programda stillerin konuşmasını istediklerini söylüyorlar) hizaya getirmek -inanılmaz ama gerçek- reytinglere bakılırsa hala tutan bir fikir!

 

Bugün durum böyle. Eskiden nasıldı derseniz mesela şöyle bir istisnadan bahsedebiliriz: Eski Türkiye’nin ekranlarında görmeyi en sevdiğimiz isimlerden biri olan Huysuz Virjin’in sunduğu ve adı sürekli değişen dans yarışması 6 sezon yayınlanmış, bunların üçünü kadınlar kazanmıştı.

 

Yerim dar, TV tarihimiz çöplük. Lakin manzara aşağı yukarı bu. Kadınlar, televizyonda da kazanan safta değiller. Yancılıktan öteye gidemeyen rollerde kalmaları, becerikli olmaları ama becerileri konusunda ölçüyü kaçırmamaları, iddialı olmaları ama iddialarını kadın rakiplerinin karşısında konuşturmaları isteniyor. Tabi bu arada bulundukları ortamda çabuk sinirlenen erkekleri sakinleştirmeleri, anaçlıklarını ve maharetlerini beslenme, barınma, arabuluculuk gibi konularda sergilemeleri, bol bol ağlamaları, kırılıp dökülmeleri, incinmeleri,  başarılı olmaları ama hırsa kapılmamaları, iddialarını yarışmayı değil gönülleri kazanmak üzerine kurmaları bekleniyor. Azcık sesini yükselten, itiraz eden ya da iddiasını ortaya koyan kadınlar ya jüriler tarafından ya da halk tarafından anında şutlanıyorlar.

 

giphy

 

TV dünyasında bu konuyu açıklamaya çalışanların söylemeyi en sevdikleri yalan ise erkekleri genç kızların birinci yaptıkları. Argüman o ki bunca yarışmada erkekleri birinci yapan hep telefonlarını ellerinden bırakmayan genç kızlar. Oy kullananlar onlar. Kadınları sevmeyenler onlar. Erkekleri şampiyon yapanlar onlar.  Oysa elimizde sms’le verilen oyların demografik dağılımına dair en ufak bilgi yok. Ama tabi kadınların başına gelen bir şeyi yine kadınların suçu yapmaya bayılan “kadın kadının kurdudur”cuların ne veriye, ne bilgiye ihtiyacı var!

 

Yarışmaları neden hep erkeklerin kazandığı en temelde memleketteki kadın sevmeme haliyle açıklayabiliriz herhalde. Ekranda görünce gülümseyecek, hoşuna gidecek, özdeşlik kuracak, takdir edecek, kazanmasını isteyecek, oy verecek kadar kadınları sevmiyor kimse (Yeşilçamdan miras bir hikâyeyle gönülleri titretmediyse). Aslında bu kadın düşmanlığı ya da kadın nefretinden daha bile korkutucu olabilir. Açık saçık bir düşmanlıkla açıktan açığa savaşabilirsiniz. Ama kadın sevmeme haline karşı ne yapabilirsiniz? Başka türlü sorarsam, kadınları nasıl sevilir hale getirirsiniz? Sevilir ve oy verilir hale?

 

Yorumlarda buluşalım mı?

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

KÜLTÜR

YKadınlar tenisinin çehresini değiştiren kız kardeşler
Kadınlar tenisinin çehresini değiştiren kız kardeşler

Kadınların eşitlik ve özgürlük mücadeleleri her alanda olduğu gibi sporda da devam ediyor. Venus ve Serena, bu mücadelenin bayrağını gururla dalgalandıran Williams kardeşleri yakından tanımak için oldukça iyi bir başlangıç.

KÜLTÜR

Y24 Kadın, İki Kupa ve 7 Milyon Dolar
24 Kadın, İki Kupa ve 7 Milyon Dolar

Kadın Tenisçiler Birliği WTA’in yılın en iyi sekiz ismini buluşturduğu yıl sonu finallerine derin dalış

KÜLTÜR

YOyun, Mücadele, Cüret, Set ve Maç!
Oyun, Mücadele, Cüret, Set ve Maç!

Serena&Venus Williams, Martina Navratilova, Billie Jean King, Amelie Mauresmo tenis dünyasını hallaç pamuğu gibi sallarken...

Bir de bunlar var

Vücut Geliştirme, Ulus Geliştirme ve Yoga
Büyük Yuva*: Kaosun Ev Sahibi, Bit Pazarı
Öfkeli Olmak Neşeli Olmaya Mani Mi?

Pin It on Pinterest