Şimdi sizi 30 Mart 2014 gecesine götürüyorum. O gün yerel seçim yapılmış, sandıklar kapanmış ve oy sayımına geçilmişken bazı illerde elektrikler kesintisi yaşanıyor. Tam olarak kaç il olduğunu söylemek zor, her kaynakta başka bir rakam veriliyor, ama diyebiliriz ki rakam dikkat çekecek kadar yüksek: 21 de olabilir 35 de.
1 Nisan 2014’te, basın toplantısı yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, gazetecilerin sorusuna, içinde atmosfer, şebeke, kedi, trafo, seçim, Manhattan, kafes gibi yan yana gelmesi pek kolay olmayan kelimelerin geçtiği, kopuk cümlelerle ve dağınık bir zihin akışıyla yanıtını veriyordu. Nitekim, bütün hikâye de böyle başlıyordu.
Şimdi arkadaşlar, ee biraz böyle esprili gibi kabul etmeyin lütfen. Bir tanesine, bir trafo merkezine bir kedi girdi ve kısa devre yaptı. Yani bu, yaklaşık üç buçuk metreden, dört metreden atlayan bir kedi bunu yapabiliyor. Komple onların fensleri kafesleri şimdi yapılıyor… Bunları seçime bağlamak yanlış diyorum. Yani bugün, hani biz bunu haber niteliği taşıyor diye ben bunu söylemiyorum, ama fiili durum olarak İstanbul’da, gerek Anadolu yakasında gerekse Boğaziçi’nde komple bütün arkadaşlar seçim, sabaha kadar, özellikle ilk 24 saatte bir kriz masasıyla beraber ful nöbet tuttular, bütün arkadaşlar… Biz bir milyon yüz bin kilometrelik atmosfere açık bir işletmede işletmecilik yapıyoruz arkadaşlar… Siz New York’un merkezi Manhattan’da yedi saat metronun elektriğinin kesildiğini açın bakın literatürde okursunuz… Lütfen elektrik direklerinin arkasına saklanmayın!
Bu konuşmanın ardından neler olduğuna dair kısa bir derleme bu yazı. Folklorik bir öge olarak “trafodaki kedi” ile ilgili neler üretildi, neler dendi, konu nerelere kadar gitti?
İşte bazı yanıtlar.
Yıldız’ın yaptığı açıklamanın ardından olan ilk şey, sosyal medyada üretilen kedi caps‘leri sayısının patlamasıydı. Daha aynı gün bu caps işi öyle bir hal almıştı ki, artık haber değeri taşıdığı düşünüldüğünden bazı haber kanalları bunlardan bir derleme yaptı. Başlıkları şöyleydi: İşte trafodaki kedi capsleri ve En iyi trafoya kedi girdi capsleri.
Bir süre sonra, “trafo” ve “kedi” kelimeleri ile arama yapıldığında üretilmiş görüntü sayısının şuralara vardığı anlaşılıyordı:
4 Nisan günü Doğa Savaşçıları Derneği, Taner Yıldız hakkında, “halkın gözünün içine baka baka dalga geçmek, görevi kötüye kullanmak ve bir hayvanın ölümüne sebebiyet vermek”ten anayasal haklara ve Kabahatler Kanunu’na istinaden suç duyurusunda bulunuyordu. Dernek yöneticileri adliye önündeki açıklamalarında, “Her fırsatta çevrecileri günah keçisi ilan eden bakan Yıldız, suçunu kediye yüklemiştir!” diyorlardı.
9 Nisan’da, İstanbul Beyoğlu’nda “normal şartlarda” haber olmayacak bir şey oldu. Susam Sokağı sakinleri bir kedinin trafoya girdiğini görüp itfaiyeye haber verdi. İtfaiyeciler koşa koşa geldi, onları gören kedi trafonun çatısına çıktı, yemekle kandırılamadı, çatıya merdiven dayayan bir itfaiyeciden korktu ve trafonun arkasına dolanarak, gözden kayboldu. Haber de burada bitti.
Bu arada sosyal medyada konuyla ilgili sadece capsler yoktu. Şiirler yazılıyor, elektrik kesintisi yaşayan il sayısı tam bilinmemekle beraber harita üzerinde mesele anlatılmaya çalışılıyordu:
Tabi olay TBMM’ye de yansımıştı. 16 Nisan günü verilen bir yazılı soru önergesiyle CHP milletvekili Umut Oran, şu soruların cevaplanmasını istiyordu: Seçim gecesi, 35 ilde yaşanan elektrik kesintisinin nedeni neydi, son 10 yılda Mart ayında bu türden kesinti yaşayan kaç il vardı, trafoya giren kedi açıklaması kaç il için yapılmıştı, trafolar neden korunmuyordu?
21 Mayıs 2014’te bu önerge Enerji Bakanı tarafından cevaplandı. Cevaplar, bakanın basın açıklamasında denenlerden öteye gitmiyor, hatta neredeyse aynı şeyleri söylüyordu:
Son bir sene içinde kediler, trafolar gündemden hiç inmedi. Sosyal medyada “kedilobisi” başlığı altında bol bol yazıldı, çizildi. Kedi ve trafo artık siyasi folklorümüzün bir parçasıydı. 7 Haziran genel seçimi yaklaştıkça, zaten hiç unutulmamış olan konu, bu kez parti temsilcileri, bürokratlar, milletvekilleri tarafından, reklam kampanyaları ve gazete haberleri aracılığıyla yeniden yeniden anılıyordu.
Mesela, 13 Nisan 2015’te Yüksek Seçim Kurulu başkanı bir üniversitede verdiği konuşmada kedileri topladıklarını, ortada kedi falan kalmadığını söylüyordu.
24 Nisan 2015’te İstanbul Bakırköy meydanda toplanan bir grup BBP’li “kedi yakalama ekibi” kurduklarını beyan ediyordu. BBP’liler basın açıklamalarında diğer hayvanata da yer veriyordu: “Devlet yöneticileri ‘seçimlerde oylarımız çalındı’ diyen vatandaşlarla ‘kedi girdi, timsah girdi, sincap güldü, kertenkele ağladı’ diyerek dalga geçiyor”
“Sadece miyav diyen kedilere asla dokunmayacaklarını” da özel olarak belirten grup, açıklamaları bittiğinde yanlarında getirdikleri oyuncak kedileri yere bırakarak basına poz verdiler.
Genel seçimlere yönelik yapılan reklam kampanyalarından birinde de kedi ve trafo görüntüleri kullanıldı. Sakin sakin yürüyen bir sarman CHP reklamında aşağıdaki gibi görünüyordu:
Fakat bu pek hoş karşılanmadı. 10 Nisan 2015’te gazetelerde yer alan bir habere göre devlet televizyonu TRT, iktidar partisini hedef aldığı gerekçesiyle reklamı veto ediyor, yayınlamayacağını söylüyordu. Partiye gönderdikleri gerekçeli kararda TRT yetkilileri, reklamın bazı kısımlarında sorun olmamakla beraber, bazı kısımlarda iktidar partisinin doğrudan hedef alındığını belirtiliyordu. Kararda sarmanın sakıncalı görüntülerden olup olmadığı özel olarak belirtilmemişti.
11 Nisan’da Avrupa Parlamentosu başkanının, seçimi izlemek için Türkiye’ye “teknik elemanlar”ın gönderileceğini söylemesi bir gazetede haber oldu. Haberde görüntü olarak kullanılansa şuydu:
Aynı gazete haberinde, sorulan bir soru üzerine CHP genel başkanı elektrik kesintisi olursa almayı düşündükleri önlemlere dair şunları söylüyordu:
İnanın sandıkların üzerinde oturtacak adam bile düşündük yani elektrik gittiği an sandığın üstüne üç kişi oturacak.
Dönelim yine Bakan Yıldız’a. 24 Nisan 2015’te katıldığı bir resepsiyonda, genel seçimde kediler için bir önlem alınıp alınmayacağı sorusu üzerine kendisi şu cevabı veriyordu gazetecilere:
Bilmiyorum. Fens kafesleri var, bütün bunların olmaması için gayret gösteriyoruz. Ne varsa, onu yine gerçeğiyle paylaşacağım. Yani o konuda herhangi bir komplekse sahip bir cümle kullanmam, ne varsa onu paylaşırım. Çünkü biz siyasetçilerin dürüst, açık ve şeffaf olmasını… Kendi aleyhine de lehine de olsa bunu prensip edindik.
Mayıs ayında ise: MHP’liler artık herşeyi göze almışlardı. Yaptıkları açıklamada, AKP’nin yalanlarına geçit vermeyeceklerini, gerekirse bütün kedileri bakıma alacaklarını, elektrik trafolarına nöbetçi koyacaklarını söylüyorlardı (kedileri bakıma almak kısmı anlaşılamadı).
CHP’li milletvekillerinden biri İzmir’de bir trafo fabrikasını ziyaret ediyor ve kedilerle ilgili bilgi alıyordu. Fabrika sahibi, ürünlerine kedilerin giremeyeceğini belirttiğinde, “peki ya iki ayaklı olanlar” sorusuyla karşılaşıyor ve ortamda gülüşmeler oluyordu.
Ve son olarak: 3 Haziran 2015’te İstanbul Veteriner Hekimler odası kedilere hitaben bir basın açıklaması yapıyordu:
Yetkilileri zorda bırakacak, yurttaşları karanlığa gömecek hareketler yapmayın, trafolardan uzak durun…. Aksi takdirde sizinle olan dostluğumuzu yeniden gözden geçireceğiz. Yarın aşı vaktim geldi, hastalandım, doğuracağım deyip miyav miyav kapımıza geldiğinizde mahcup olmayın.
Yavaş yavaş ve ülkece delirmek diye birşey yok tabi literatürde, fakat bu derlemeyi, bir gün, bu uğurda kanıt arayan olursa diye yapılmış bir çalışma gibi düşünebilirsiniz. Aslında daha da çok malzeme var, yazının uzunluğu alıp başını gitmesin diye bir seçme yapmak zorunda kaldım. Hem olanları da yeterince anladık, anlamıştık zaten değil mi? Olsun, yine de tüm bunlar, bir yerde, burada derli toplu dursun istiyorum. Ve biliyor musunuz, bence bu işte en zararlı Melih Gökçek çıktı. Onun karşılıklı dans ettiği kedileri Misketler bir anda ortadan kayıp mı oldu?
Ana görüntü sanırım anonim. Kediler bizi seyrederken.