5Harfli okurumuz Yonca sayesinde Akşam’ın şöyle muhteşem bir haberinden haberdar olduk. Devamı yukarıda gördüğünüz başlığından daha da güzel:
İyi yaptın Adnan Özer. Özer’in “memnun amca” dilinde yazdığı bu haber yapış yapış, yanlış bir takdirle kaplı. Kendisini ikna edemezsiniz ama bu yazıdaki, yazarların emeğini beğeni kisvesi altında küçümseyen, bir de iğrenç bir sırıtışla, oyunlu eril dillerle zorla taçlandıran bir tavır. Okudukça insanın gözüne bulaşıyor. Edebiyatın fıstıkları ne demek? Fil misiniz kardeşim, bitmedi fıstık peşinde maceranız. Haberde “İşte kadın, işte bacak, bakın caddeyi nasıl geçti” diye bahsettiği yazarlardan bir kısmının eserleri Türkçe’ye çevrilmemiş bile. Yazdıklarıyla değil, şimdilik sadece Adnan Özer’in vıcık vıcık Bugün Ne Giysem değerlendirmeleriyle varlar bu ülkede. Bundan büyük bir rezillik olabilir mi?
Yazarın arada “Kadın yazarın güzeli makbuldür diye bir şey yok tabii” diye çay yudumu esleriyle hafifletmeye çalıştığı büyük düşüş kaçınılmaz elbette, çünkü daha o görselde başladı. Düşecek de düşecek. “Edebiyatın erotolojik ilgisinde eserdışı özellikler yadsınamaz” gibi dünya garibi bir cümleyle tamponlamaya çalıştığı, dünyanın en olağan şeyi görünümünü verdiği durum da her nasılsa yazarın zevkleriyle tanımlı ve ondan ibaret. Eserdışı özellikler de yadsınamazmış. Yok ya? Ne zamandan beri? Adnan Özer Google Images’ı öğrendiğinden beri mi? Yadsıyamıyoruz, o yüzden haber editörümüz Selasi’nin bacaklarını şöyle güzel bir kırpabilir mi?
Bu esnada Massachusetts’te doğduğu için Selasi’nin Özer’in gözünde ‘Pek Afrikalı sayılmaması’ da başka bir parlayan ayrıntı. (“Güzellik yarışması jüriliği mesleğim, soy sop memurluğu tutkum…”) Bu ölçücü, biçici, uydurukçu insanlar yüzünden insanın ilk dürtüsü nemli bir çukura girip mahlas isimle yazmak oluyor. Ki caddeden geçerken arkana gözlerini musallat edemesinler, garip sirk aynalarına hapsedip insanı egzotik ucubeler haline getiremesinler, yazarlığını bacak boyunla beraber kutlayamasınlar. Ama hayır tabii ki. “Alımlı kuşak”, herhangi bir kuşak kendini zuhur etmekten bu kepazelikler yüzünden vazgeçmemeli. Varsın Adnan Özer kendi köşesinde gerinsin. Ama bilsin ki bu yazarların eserleriyle şanslı bir tanışma imkanını, haberini okuyan kaç okurun gözünde “Ha, şu fıstık yazar”a indirgedi. Bu vebal onun üzerine. Öyle “Yaptı da kimin umurunda” yok yani.
Şimdi misilleme olarak üst kuşak erkek yazarlara dönüp Shelley’e “Tumblr yakışıklısı”, Hemingway’e “Kırçıllı azman”, mesela Colm Toibin’e “Seksi krater” desem hırsımı alabilecek miyim bu saçmalıktan? İkrah getirdim yapılanın dangozluğunu anlatmak için komiklik yetiştirmekten. Bugün yok.
Bu arada göçmen güzel Zadie Smith aradı, soyadını geri istiyor. Fesuphanallah.