Dünya bugüne kadar savaşsız hiçbir dönem yaşamadı. Bizse savaşı kitaplardan okuduk, yaşayanlardan dinledik, bazen de bir filmde izledik. Yeni bir savaşı öğrenirken, eskisinden pek de farklı bir senaryoyla karşılaşacağımızı düşünmedik. ABD’li feminist gazeteci Gloria Steinem da elindeki Holokost’la ilgili kitabı okurken, “Savaş bildiğimiz savaştır işte, kötüdür” diye düşünüyordu herhalde. Ta ki kitabın Holokost’ta Yahudi kadınlara sistematik olarak uygulanan tecavüzü anlattığını fark edene kadar.
Bu kitabı okuduktan sonra, Women’s Media Center’ın (Kadın Medya Merkezi) kurucularından olan Steinem’ın aklına bir fikir düşer: Savaş yalnızca bildiğimiz kadar kötü değildir, dahası da vardır. Savaşlarda uygulanan cinsel şiddet tarihinin üzeri örtülmektedir. Ve Steinem, savaşlarda bir araç olarak kullanılan tecavüzün duyurulması ve unutulmaması için “Women Under Siege” (Kuşatma Altındaki Kadınlar) web sayfası fikriyle ortaya çıkar.
Holokost’tan bugüne, Bosna, Ruanda, Myanmar gibi pek çok çatışmada, kadınlara uygulanan cinsel şiddete dair toplanan tanıklıklar ve raporlar üzerinden site düzenli olarak güncelleniyor. Sitedeki en ilgi çekici kısımların başındaysa Suriye’deki tecavüz raporları ve cinsel şiddet haritası geliyor. Suriye içinden ve çeşitli mülteci kamplarından gelen bütün haberlerin toplandığı bu raporlama sistemiyle, Suriye’deki yaygın cinsel şiddet belgeleniyor. Harita üzerinde 100’ü aşkın cinsel şiddet tanıklığı yer alıyor.
‘Suriye’de tecavüz çok yaygın’
‘Kuşatma Altındaki Kadınlar’da aktif olarak çalışan ABD’nin ünlü gazetecilerinden Lauren Wolfe, Suriye’deki yaygın cinsel şiddet ve tecavüze dair topladıkları bilgiler doğrultusunda geçtiğimiz aylarda Birleşmiş Milletler’de tanıklık etmişti.
Projelerinin ayrıntılarına dair görüşüne başvurduğumuz Wolfe’a göre, ileride Suriye’de yaşanan savaş suçlarına karşı bir dava açılırsa, sitedeki tanıklıklar, savaş suçları kapsamında başvurulabilecek bir delil niteliği de taşıyor.
Suriye’de tecavüzün sistematik ve organize olup olmadığına dair sorumuzu cevaplayan Wolfe, şöyle konuştu: “Elimizde bu yönde bir kanıt yok, ancak tecavüz vakaları Suriye’de çok yaygın. Tanıklıkların yüzde 70’i tecavüzün hükümet güçleri tarafından gerçekleştirildiğine işaret ediyor.” Muhaliflerin gerçekleştirdiği tecavüze dair ellerinde çok az sayıda tanıklık olduğunu söyleyen Wolfe’a göre tecavüzün Suriye’de bir savaş aracı olarak kullanıldığı çok açık.
Tecavüzün mezhepsel bağlamda gerçekleştiğine dair ise ellerinde bir kanıt olmadığını kaydeden Wolfe’un raporlardan yaptığı çıkarıma göre, Suriye’deki tecavüz mezhepsel ayrımcılıktan bağımsız. Henüz Suriye’de yaşayan Hıristiyanlarla ilgili özel olarak rapor edilmiş bir tecavüze rastlamadıklarını söyleyen Wolfe, raporların yüzde 20’sinin tecavüz sonrası öldürülen veya intihar eden kadınlardan oluştuğuna özellikle dikkat çekiyor. Lauren Wolfe’un bu projeden en büyük beklentisiyse savaşın diğer bütün kötülüklerinin yanı sıra, tecavüz kurbanı kadınların da unutulmaması ve bu kadınlara gerekli yardımın sağlanması.
Kaynak: Yazı, Beril Eski’nin Agos için yaptığı Lauren Wolfe röportajının genişletilmiş versiyonu.
Ana görsel: Lauren Wolfe