Geçtiğimiz sonbaharda yayınlanan Karanlıkta Kanto kitabının yazarı Nis Tuğba Çelik ile yazma süreci, yazının cinsiyetle ve cinsiyetsizlikle olan ilişkisi, yas, dil, oyunbozanlık gibi pek çok tema etrafında öykülerini konuştuk.
Bir soykırıma şahitlik ederken feminist pratik ne demek: sevgiyi radikal bir bilinçle kucaklamak demek, hayatta kalma mücadelesine dayalı radikal bir sömürgecilik tasfiyesine gönül vermek demek.
Oğlanlar sahiden de yasını bir uygarlık gibi taşıyordu. Tuhaf olan kadınlardı.
Tüm canlıların aynı anda tüm zamanlar ve hiyerarşiler dışında bir araya gelebildikleri tek alan mahşer alanıdır. Aslında hayalini kurduğumuz radikal demokrasinin de, yüzleşmelerin de sanki tek alanı ne yazık ki.
“Her karşıma çıkana dört elle sarıldım. / Her yüzüme güleni dost sandım, yanıldım. / Kalbimde yer yok artık sahte duygulara. / Seni kaybettim ama kendimi kazandım!”
Ölüye Saygı ve Adalet İnisiyatifi’nden Aslı Zengin ve Mekiye Ormancı’yla Türkiye’de ölülere, mezarlıklara ve çeşitli grupların kutsallarına yapılan saldırıların niteliğini ve anlamını konuştuk.
Mare of Easttown, aileyi kutsayan polisiye anlatıların ve bu anlatıların mekân olarak sakin bir arka planı olan kasabaların ‘kol kırılır yen içinde kalır’ anlayışının kırıldığı alternatif bir anlatı diyebiliriz.
Süpermodellerin yerine geçen kadın, Helen Mirren’ın güzel yerine aradığı kelime ve Céline damgalı bir Joan Didion