Bizim tüm hayvanlar olarak birlikte kazanmaya ihtiyacımız var, kimsenin üstüne basmadan, ezmeden, dilimizde aşağılamadan. Bu da birlikte yaşayabilmek anlamına geliyor. Biz bunu Gezi’de deneyimledik.
“Feminist, kuir ve vegan politikaların üçü de işlerimde samimi bir biçimde buluşuyor. Üçünün ortaklığı bedene müdahale ve sömürüden geçiyor.”
Anlamıyorum, feministler neden hâlâ hayvanlara ve kadınlara uygulanan baskıların benzerliğini görmekte zorlanıyorlar?
Etin Cinsel Politikası kitabının yazarı Carol J. Adams anlatıyor.
Barışın tabakta, hatta tohumda başladığını söylüyoruz.
Bir moda tasarımı öğrencisinden 5Harfliler’e soru…
Geçtiğimiz haftalarda sitede ‘Ben Fadik’ isimli bir hikaye yayınladık. Hikaye Atila Ulaş’ın Youtube kanalında Fadik Tavuk’la karşılıklı oturup yemek yediği videolardan ve altında yazan açıklamadan esinlenilmişti. Yazı sitede 1-2 gün durduktan sonra Atila bize ulaştı ve hikayeyi siteden çıkarmamızı rica etti. Kendisiyle böylece tanışmış olduk.
Ete geri dönen Elif Şafak üzerine: Biliyorum ama yine de yapıyorum sinikliğini taşıyan yazıların kamuoyuna hassasiyetleri yüksek üçüncü yol olarak sunulması çok bayat ve rahatsız edici.
Yeme alışkanlıklarımız büyük bir zulmü maskeliyor.
İnsan soyunun kendine tarım alanı açması, hayvanlardan yararlanmak için onları ‘evcil’leştirmesi de yeni değil. Peki, bugün entegre et tesisi dendiğinde yüzümüzü ekşiten, gerçek deri cüzdanlarda aklımızda inek suratları tasavvur ettiren nedir? Yani ‘yeni’ olan nedir?
Yeni olanın adı sömürü.