Hayatımız boyunca içine girip çıktığımız çeşitli kurumlar ve çatılar, kendi içlerindeki öznelere nasıl haysiyet konumları aftediyor? Yaşayanların ve bazen de ölenlerin haysiyetlerinin başına neler geliyor?
İstanbul Sözleşmesi, sadece Türkiye’nin cinsiyet eşitliği sicilini görmede değil, AKP ve Türkiye’nin geleceğini de öngörme konusunda kritik bir araç oldu.
Tüm öğrencilik yıllarımdan, sıralardan, sınavlardan sonra buraya, adını 23 yaşında duyduğum bu ilçeye gelirken, ilk dönem biterken size korkarak, “Öğretmenim ikinci dönem gidecek misiniz?” diye soran çocukların bu koşulsuz sevgisini hayal edebilir miydim?
Kadın futbolu, Türkiye’de ilk kadınlar futbol liginin kurulduğu 1994’e kadar gazetelerde dönem dönem gündeme gelmişti. Ama konuyu yıllarca tartışanlar erkekler olduğu için mesele genelde futbolun kadınların bacak güzelliğini bozup bozmadığı ekseninde konuşuldu.
Ben 6 aydır Süphan Dağı’nın eteğinde bir köyde öğretmenim. Bu da küçük bir öğrencimin ellerini anlatır yazımdır.
Geliyorum diye diye gelen bir ölümün, öncesi de, sonrası da herkese malumdu ve sanki bize düşen tek görev de o gün cenazeye katılmaktı.
Yaşar Kemal, 1962’de sormuş: Ben sevgiden, sevinçten söz açmak istemez miyim, delice, çılgınca, içim taşa taşa, bir sevinçten söz açmak istemez miyim?
İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddet ve hane içi şiddetin önlenmesi konusunda kapsamlı, çok açıdan ele alınan, bütüncül bir yaklaşım öngörüyor. Sözleşme’nin öncü yönlerinden biri de, metinde LGBTQI bireylere yönelik ayrımcılıktan doğrudan ve net bir biçimde söz etmesi.
Kayıp haberini burada da duyurduğumuz Sarai Sierra’nın cesedi bulundu. Öldürülmüş. Öldürmüşler gene. Bu konuya denecek fazla bir şey yok. Her gün içinde yaşadığımız mini cehenneme gelen misafir bir haftada yok olup toprağa gidince, denecek bir şey kalmıyor. Bir yandan misafirimiz geleneğimiz, göreneğimiz gereklerince tecavüze uğrarsa sansar gibi Facebook’undaki fotoğraflarından galeri yapıp tepesine de eşşek kadar […]
“Kızların tek başına otostop çekmediği bir ülkede yalnız otostoplarım”