Film kapanırken Lia, Tekla ile sokakta karşılaştığını ve onun sevgilisiyle yaşadığı bol çiçekli, bitkili evine gittiğini hayal ediyor. Yeğeniyle trans bir kadın olarak açıldığı için kurmadığı, toplumsal baskıya yenik düşen ilişkilerini toparladığını hayal ediyor ve aramaya devam ediyor. Yolda olmanın, denemenin, öğrenmenin asıl mesele olduğunun altı çizilmiş oluyor böylece. İstanbul, o yakadan bu yakaya geçilen, beş benzemez insanın karşılaşıp bir araya geldiği, kaosun hüküm sürdüğü böyle bir şehir ne de olsa…
Transmizojinin bir tezahürü, trans kadınların/feminenlerin aşırı dikkat ve incelemeyle karşı karşıya kalmasıdır: Her hareketimiz, yanlış adımımız ve hayali güdülerimiz incelenir, aşırı analiz edilir ve çoğu zaman korkunç sonuçlara yol açacak şekilde büyütülür. Trans erkek/maskülen görünmezliğinin de aynı madalyonun diğer yüzü olduğunu iddia ediyorum.
Ben bir politikayım, bedenim üstüne tartışılacak bir meta, varoluşum tartışmaya açık bir ihtimal…
Ölümle korkutulup sıtmaya razı edildiğimiz için bazı kadınların “travesti” yerine trans birey olarak ifade edilmesine bir gelişme olarak bakmamızı bekleyenler var. Halbuki sözkonusu özneler kadın.
Kimse benim erkekleri kandırmadığımı, kandırmama gerek olmadığını bilmeyecek.