Türkiye’nin dört bir yanında İstanbul Sözleşmesi’nin her bir maddesine sahip çıkan kadınlarla görüştük.
Trans varoluşu, yalnızca belirli gün ve haftalarda ya da bir trans katledildiğinde anılıp bunun dışında “gettosu”na itilecek bir mesele değil.
Britanya’daki “Terf savaşları” trans hak savunuculuğunun hayatiliği üzerine bize pek çok şey öğretiyor.
Erkekler bana aşağılık herifin teki olduklarını belirtmek zorunda olana kadar, benim belirtmem gereken hiçbir şey yok.”
Kadına yönelik şiddetin önüne geçebilmek için verilen küresel mücadele ile insan eşitliği için verilen mücadele birbirinden ayrı düşünülemez.
Ölümle korkutulup sıtmaya razı edildiğimiz için bazı kadınların “travesti” yerine trans birey olarak ifade edilmesine bir gelişme olarak bakmamızı bekleyenler var. Halbuki sözkonusu özneler kadın.
Transları ve kadınları birbirine yaklaştıran, toplumsal cinsiyet deneyimlerini ortaklaştıran gerçek, kolayca öldürülebiliyor olmamız, daha doğrusu, öldürülebiliyor kılınmamız. Güven duygusu ve adalet için ölüme karşı birbirimize tutunmamız gerekiyor.
Tüm insanlığa tekrar tekrar suç duyurusunda bulunuyorum: Bizi giderek yok ediyorsunuz. Sistemli ve politik bir şekilde bize kıyım yapıyorsunuz. Bunu, görün! Duyun!
Gazetecilikten para kazanamadığı zamanlarda kirasını ödeyebilmek için uzun yıllar seks işçiliği yapmış Melissa Gira Grant’in seks işçiliği ve bu alanda yapılan politikalar üstüne yazdığı kitabı Verso’dan çıktı.
Ebru, İstanbul’da yaşayan bir trans kadın. Arkadaşlarının yerlerinden edilmesi ve öldürülmesine karşı savaşıyor.