Sadece boktan değil, boktan ve yanlış şeyler çizmek ilginç bir his olmalı.
Tecavüzün bir savaş silahı olduğu bu coğrafyada şimdi de Rojavalı kadınların bedenleri birer savaş alanına dönüştürülmektedir.
Artık sizi yalancı aşklardan, kötü niyetli erkeklerden koruyan bir sütyeniniz var!
Tecavüz ettiği kadın tarafından yakılan adam gerçekten mağdur mu, yoksa yanmamak için onun da alabileceği önlemler var mıydı? Yanında yangın söndürücü taşımak gibi mesela.
Bu ürünler değişime giden yolda yenilgiyi baştan mı kabulleniyor?
Kusuruma bakmayınız ama inanmak elimden gelmiyor mozaik pasta tadındaki çocukluğunuza. O pasta gerçekten pasta olaydı bugün hep beraber yiyor olurduk.
Bir günlük biçiminde kaleme alınan, hatta ilk basan yayınevinin iddiasına göre tümüyle gerçek bir günlüğe dayanan Eine Frau in Berlin 20 Nisan – 22 Haziran 1945 tarihleri arasında Berlin’de bulunan yazarın ve çevresindeki Alman kadınların başına gelenleri konu ediyor.
“Tecavüz izinsiz bir organa girmek değildir. Bir yaşama girip benliği darmadağın etmektir. Tecavüz, kasten bir ruhu öldürmektir. Yani bir öykünün cinayetidir kanımca…”
Sokak tacizlerine ve tecavüzlere karşı başlatılan Hollaback! isimli uluslararası hareketin tebeşirli sokak protestoları
Cinsel şiddeti gündelik dile yerleştirebilir miyiz?