Bir tanık yoksa bile şeylerin tarihinin yazılabileceğini ima eden bir ses yükseliyordu Leyla Erbil’in metninden.
Kocaeli Cezaevi’ndeki Gultan Kışanak’a, bir “bulut kaçıran” olması dileğiyle…
Sosyalist kadınların 12 Eylül anlatılarında politik yaşam içinde kadınlık deneyimlerinin çoğulluğu ile kadınların yaşam öykülerinden kesitleri bir arada bulmak mümkün.
Yazma eylemini gündelik hayat arşivi oluşturmak için sürdürme kararlılığında olan kadınların 12 Eylül anlatıları, yeni tür oto/biyografinin, feminist oto/biyografinin öncü örnekleri olarak düşünülemez mi?
Umut, gelecek selamet düşüncesinde değil, yıkıntıların arasında dolaştığının farkında, şaşkınlığını ve kendi masumiyetine duyduğu inancı geride bırakmış olanın bakışındadır.
Sevdiklerinden şiddet gören kadınlara kim inanır?
Sessiz bir filmle ve acı dolu anılarıyla “yıldızı parlayan” ancak sonrasında sessiz sedasız yaşayan Arşaluys’un yaşam öyküsü aslında Ermeni halkının yıllara dayanan öyküsüyle paralel.
İskele ve ‘Evini yık, ondan bir tekne yap ve hayat kurtar’ adlı işler 6-7 Eylül’de evini terk etmek zorunda kalanların çıktığı bilinmeyen yolculuğa bakıyor.
1909’da Ermenice yazılmış bir mektup, önce Osmanlı Türkçesine çevrilir, sonra “Tanin” gazetesine yollanır. Mektubun alıcısı: Halide Edip, yazarı Sırpuhi Markaryan.
Bilge Karasu, Gece ve 12 Eylül…