Geçtiğimiz Cuma günü gönderdiği mektupta, 22 yaşındaki Dilara, başından geçen olayın daha fazla insana ulaşmasını istediğini söylüyordu.
Sokak tacizlerine ve tecavüzlere karşı başlatılan Hollaback! isimli uluslararası hareketin tebeşirli sokak protestoları
Hikâye, Ali’nin o insanı çok çarpan olabildiğinde süssüz üslubuyla evvela bir tacizi, sonra sarhoşluğuyla yerlere yıkılan bir adamı ve etrafındaki kadınların çaresizliğini anlatıyor.
Biz İstanbul sokaklarında yaşarken kaç defa taciz edildiğimizi saymıyoruz, sayamıyoruz. Alyson Neel’in “bilinçli olmak zorunda kalmak” diye tarif ettiği alarm durumu bizim için hayatın ta kendisi aslında.
Şakalı başlık yazdım ama, bizim Alfred katil kuştan da beter çıktı.
Bianet’in derlediği “2012 Erkek Şiddeti” gurur tablomuz…
Buket Saygı’yı hatırlayanınız var mı? Kadir İnanır ve Çelik Erişçi’nin harman olduğu bir “telefon mesajı ile taciz” davası olmuştu da, o gün bu gündür ismini tuhaf bir neşe ile hatırlıyorum.
“Bu kısa film, İstanbul’un çeşitli kamusal alanlarında kadınların başlarına gelen cinsel taciz olaylarının, erkekler tarafından izleyicilere nakledildiği bir projedir.”
“Birinin bana bir kongre ya da fuarda uygunsuz şekilde dokunduğu her bir seferi hatırlayabiliyorum.”
Anlatacağım hikaye İstanbul’un iyi, çok iyi okullarından birinde geçiyor. Okul Nişantaş’ın göbeğinde, eğitimli, kültürlü, ilerici, modern ailelerin çocuklarını göndermeyi seçtikleri, disiplini ve zorluğuyla ünlü bir okul.