Förtalskassan kesinlikle bir halk mahkemesi değildir. Metoo da değildi. Orada olan biten, birçok kadının bir araya gelip çıkmazlara, ihmalkarlıklara, tecavüzlere ve bir dizi suistimallere maruz kaldıklarını ve bu suçların artık bir son bulması gerektiğini söylemesiydi.
Son bir senede okuduğum ve unutamadığım tüm romanlar kadınlar tarafından yazılmış.
tante rosa’nın içinde bir türlü susturmayı başaramadığı bir prenses ve doludizgin koşmak isteyen atlar var; dünyaya açılan bir beden ve cinsellik. kuşak kuşak rosa.
Deneyim yok, mücadele yok, araştırma yok. Peki nereden geliyor bu “bilgi”? Erkeklikten… Gücünü nereden alıyor? Erkek dayanışmasından…
Dünyanın dört bir yanında feminist hareket nasıl bir sene geçirdi? 2021’de bizi neler bekliyor?
20lerimse babama inat, önüme çıkan adama “gel, senden mi zarar göreceğim” diye meydan okuyan ama duygusal ve fiziksel şiddeti hatta tecavüzü bile aşk sanan kayıp bir femme fatale oynayarak geçti.
İstiyorum ki, baba şiddetinden, toplum baskısından boğularak yaşadıklarını anlatabilmek için, kendini ifade etmek için, dünyaya haykırabilmek için kendine pencere açan kadınların kapıları kilitlenmesin. Kilitlendi, o kapıyı bütün gücümüzle zorlayacağız.
Ben kafesin içinde ağlarken, “Çıkmayacağım!” çığlıklarıma rağmen beni oradan sevgi ve sabırla çıkmaya ikna edenlere sevgiyle
Birkaç yıl önce, bir seri tecavüzcünün yaşadığım mahalledeki kadınlara saldırmasından hemen sonra, üç gün boyunca kendini savunma kursuna kaydolmuştum. Orada öğretilen ilk şey, menzile kararlılıkla ilerler gibi hızlı adımlarla yürümenin caydırıcı bir etkisinin olabileceğiydi.
Kız çocukları her geçen gün daha küçük yaşlarda ergenliğe giriyor ancak toplumun bu duruma verdiği tepki kızların sağlığını yıllar boyu kötü etkiliyor.