Birkaç yıl önce, bir seri tecavüzcünün yaşadığım mahalledeki kadınlara saldırmasından hemen sonra, üç gün boyunca kendini savunma kursuna kaydolmuştum. Orada öğretilen ilk şey, menzile kararlılıkla ilerler gibi hızlı adımlarla yürümenin caydırıcı bir etkisinin olabileceğiydi.
1929 itibariyle kadınlara laf atmak şiddetle yasaklanırken.
Arkadaşım yanımda olmasaydı veya o cesareti vermeseydi muhtemelen arkasından küfredip yoluma devam edecektim.
Yıllarca evimin yerini bir türlü anlamayan arkadaşlarıma “Böyle tarif etmeye çok utanıyorum ama Hrant Dink’in önünde öldürüldüğü gözlükçüyle, kamera kayıtları ‘kaybolan’ Akbank’ın arasındaki sokak” dedim.
“Taciz kötüdür, yapmayın” anafikirli yazılardan sıkıldık mı?