Lingui’nin karakterleriyle kurduğu bağ onların hikâyelerini ince bir hassasiyetle dinleyişinde temelleniyor.
Momi’nin annesiyle en yakınlaştığı zaman bir kapışma anıdır. Belki de böyle kaçınarak ve yaklaştığında saldırarak kendisini annenin depresyonundan, bataklığından korur.
Yeni Türkiye sinemasında kadın yönetmenler eve nereden bakıyorlar? Cehennemin içerisinde yine de nefes aldırtan yeni ev tahayyülleri kuruyorlar mı?
Affedememenin, suçluluğun, öğretilerin, öğretilerden kurtulmanın çetrefilliğinin, cevap aramanın ve cevap bulmanın bir tezahürü The Lost Daughter.
Hâlâ Cha’nın özlemini çektiği, ataerkiden, emperyalizmden ve yıkımdan uzak bir dünya için mücadele veriyoruz. Cha’nın işlerine dönmek başka türlü hayal kurabilmeyi hatırlamak da demek.
İki kadının ortak hafızası kadınların ortak hafızasına ve karanlık hayatletlerin o hafızadan ve o gerçeklikten arındırılmasına doğru biçimleniyor.
Kısıtlayıcı bir Sovyet rejimi tarafından körüklenen, eninde sonunda dünyayı da parıldatan bir yaratıcılık.
Lezbiyen filmlerin mutsuz sonlarla, cezalarla, acılarla bitişine deva…
Görmediği babasının mezarını ve hatırasını arayan Mizgin Müjde Arslan’ın kamerası dizinsel ile temsil dışı/dolaylı bir aralıkta yolculuk ediyor.
Matrix bir trans alegorisi olarak önümüzde nasıl bir dünya açıyor?