“Sararmış Yapraklar” sonu mutlu biten bir hikâye. En çok da bir daha âşık olamayacağını düşünenler ve sokakta yaşayan köpekler için.
Amjad Al Rasheed’in yönettiği ve senaryosunu Rula Nasser ve Delphine Agut’la birlikte yazdığı İnşallah Erkek Olur (Inshallah Walad, 2023) Rasheed’in ilk uzun metraj filmi. Film Ürdün yasalarının bir kadına, kadınlara neler kaybettirebileceğini hayli sade bir şekilde işliyor.
Kendisini çocuğu için feda etmeyen, yani mesleğini anneliğinin önünde tutan bir anne karakteriyle karşılaştığımızda ona nasıl yaklaşıyoruz? …Oğluna yeterli vakti ayırmayıp yazarlığını ön plana çıkarsa, Samuel hakkında da benzer tekinsizlik hislerine kapılır mıydık?
Yunanistan Sineması Günleri bu yıl Yunanistan’dan EMEIS Kültür Kolektifi ve Türkiye’den istos film ile istos yayın’ın ortaklığında 2. kez Pera Müzesi’nde gerçekleşiyor.
Biz de bir çeşit lezbiyenlik çeşnisi katılıp edilmiş bir metoo filmi izlemiş oluyoruz: zampara lezbiyen orkestra şefinin pek de hazin olmayan sonu.
Sibel, başka birçok belgesel sinemacı gibi, başından beri “ötekiyi” seyretmeyi ya da seyrettirmeyi değil, anlamayı seçti. Belki de o yüzden eli herkese değdi.
Tamamen dönüşüm arzusuyla ilgili bir The Matrix düşüncemiz vardı ama bu düşünce henüz açılmamış olmanın verdiği gizli bir bakış açısından geliyordu.
Başka gözlüklere, kör noktaları görebileceğimiz, farkları, ayrımları, heterojenlikleri tanıyabileceğimiz gözlüklere ihtiyacımız var. Feminist politika bir bütün etmeyen parçaların birlikteliği olarak neden ele alınmasın?
Ölüme, doğaya ve hayvanlar alemine yakın yani feminen olarak kodlanan her şey medeniyet için bir tehdit unsurudur.
Aynen kapitalizm eleştirisi yapan bir sanat eserinin milyarlarca dolara ultra zengin koleksiyonculara satılması gibi döngüsel, bir “kendi aramızda eğleniyoruz” ironisi söz konusu burada da.