Evlilik içi tecavüz, “kazara” düşük, dayak, istismar, ekonomik bağımlılık… ve uyuşmak istemek.
Kıyafetimiz de, bedenimiz de, gece de, sokaklar da bizim.
2016 yazını Kolombiya’nın güneybatısında yerli halkın hikayelerini dinleyerek geçiren ABD’li gazeteci Hanna Wallis, barış referandumu sonucunu 5Harfliler için yazdı: “Hayatım boyunca hiçbir haber kalbimi bu kadar kırmadı.”
Seni görmek isteyen gözlerime sinir oluyorum!
“TV 40 haber spikeri Christine Chubbuck bu sabah Kanal 40’ta yayınlanan bir sohbet programında canlı yayında kendini vurdu.”
“Güldünya” dizisi kısacık yayın hayatında ulaşmaya çalıştığı insanlara ulaştı, çünkü zaten bazı kadınların sadece bir telefon numarasına ihtiyacı var hayatta!
Kim tahmin ederdi?
Ne zamandır magazin haberine denk gelmemişim, kötü olay anlatırken haber metnine yedirilmeyen samimi sentaks mucizesini unutmuşum. Oysa Ankaralı Namık (kim?) uçakta Erol Köse (kiiim?) ve isimsiz bir adet kadını (ha tamam onu çıkarttım, tanıyorum) nasıl tokatladığını ne kadar güzel anlatmış… Cumhuriyet’in bu gizeme ışık tutan haberi şöyle: (“Kendisiyle tanışmak istemeyen Köse’yi tokatladı” –> […]
Yazmak istediğim derbilerin birer dayatma olup olmadığı değil. Aslında umurumda da değil. Umrumda olan futbol adı altında dün bir kere ve bir kere daha gördüğümüz erkek şiddetinin ayyuka çıkması.
Gezi şehitlerinin hepsinin (veya biri hariç hepsinin) Alevî olması nasıl anlaşılmalı?