Sorgulayan ve boyun eğmeyen sanat egemenlerin tarihine ve kültürüne baş kaldırabiliyor, kendini barbarlığın karşısında konumlandırabiliyor.
Dinim ve ailem saçımın görünmesini yasaklıyor, devletim saçımı görmeyi eğitim almam için zorunlu tutuyordu.
“Dil, ne istediğini çok iyi bilir. Aferin ona, çünkü ben hiçbir zaman bilmem ne istediğimi, hem de hiç.”
Türk insanını büyüleyen bir unsur da saçlarımız. Genellikle şöyle olur: sokakta yürürken ya da otobüste giderken bir yabancı size yaklaşır ve saçınıza dokunur, sonrasında da “Bu saçı nasıl yıkıyorsun?” gibi
Eşsiz bir saç-sakal katalogu ve işte gezegenimizin erkekleri diyen bir arşiv: Panini çıkartmaları
1937’de konu sıkıntısı yaşayan bir dergi yazarının, kötü giden ekonomiye bahanesi: Kadınlar artık saçlarını satmıyor, üstüne para verip kestiriyor.
Kaynak: Naftalinli. Seviniz, sevdiriniz.