Ve reklamcı kendine sordu. Ve reklamcı kendine dedi ki, bu ürünü kadın bedenini kullanmadan da satabilir miyim?
Mertkan’ın eve dönüşü annesinin oğluna yaptığı güzel yemeklerle kutlanır. Baba annesine göstermediği sevgiyi –yola gelmesi koşuluyla- oğluna göstermiştir bu sahneden hemen önce. Ama sessizlik devam eder, adam yine konuşmaz, televizyona bakar. Coca-Cola’nın konuşan şişeleri ise henüz icat edilmemiştir. Ama Mertkan araya girer ve “Anne yine döktürmüşsün ya…” diyerek anneyi bir nebze olsun onurlandırır.
“Belli ki, bu Müslüman beyler, Veet reklamına bakınca “bacak” görmüşler; canları sağolsun. Dervişin fikri, zikri falan demeyeceğim de; e be kardeşim, illa rahatsız olacak bir şey arıyorsan o reklamın sloganını hiç mi farketmiyorsun?”
Bir erkeğin “Garib anamı shuffle’a alayım” demek yerine bu reklamdan biraz tiksinmesi gerekmiyor mu?
Seviyor, yiyor, korkmuyor arkadaşlar. SUCUKTAN KORKMUYOR.
Umarım feci şekilde iflas ederler. El konulan sarımsaklar da mis gibi yoğurtlara, mutlu mezelere, beytilerine kavuşur.
Bu vücut jeli ne diyor? Kadın gibi kokma diyor.