Tarımda kullanılan zehirlerin, neden kadınları daha çok etkilediğini, yayımladıkları “Pestisit Atlası” bağlamında, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği Program Koordinatörü Yonca Verdioğlu ile konuştuk.
Hayatta her şeyin onarıma ihtiyacı olduğu doğru değil mi? İlişkilerden kişilere, kalpten akla hemen her şeyin onarıma ihtiyacı vardır.
Müveddet Nisan Yıldırım’ın işleri için seçtiği “Gidişini çizdim” ve “Çocukken nasılsa şimdi de öyle” gibi poetik isimler edebi bir hissiyat yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda güçlü bir dayanışma hissi veriyor. Kâğıt üzerinde pastel bir yara açar gibi, diye düşünerek galeriden ayrıldım, ama yara neden iyi hissettiriyor?
Transların ve deneyimlerinin patolojikleştirilip kriminalize edilmesinde de sözde bir “normal”in ve “doğal”ın yaratımı ve onlara yapılan referanslar önemliydi. Ve bu “normal”i doğumda atanan cinsiyetle kendi cinsiyet kimliği örtüşen cis gender deneyimler temsil ediyordu.
Devletin ve sermayenin izni ve teşvikiyle yıllarca TV’den canlı yayınlanan, bu iznin çizdiği çerçeve ile toplumun basitçe “salak salak işler” diye küçümsemesi sağlanan, ünlülerin ve siyasi figürlerin desteğiyle rahat rahat istediği yerde top koşturabilen bir örgütün yaptıklarını iktidarsız bir gizli geyin kan donduran intikam hikâyesine indirmeye yelteniyor.
Geçtiğimiz aylarda çıkan Gönüllü Çocuksuzluk kitabı, bilinçli bir şekilde ebeveyn olmama tercihini derinlemesine ele alarak önemli politik ve toplumsal sorular soruyor.
Geçtiğimiz bir yılda doğum kontrolü için kullanılan yöntemlerin neredeyse 3 katı oranında zamlanması pek çok kadının ekonomik olarak bu yöntemlere erişememesi demek. Bu da istenmeyen gebeliklerde artış ve fiili kürtaj yasağı dolayısıyla doğuma mecbur edilmek demek.
Çocuklarıyla cezaevine giren kadınlar ve çocukları ne yaşıyor?
Türkiye’de Elektrikli Ev Teknolojilerinin Toplumsal Tarihi (1930-2020): Kadınların Gündelik Hayatlarında Modernleşme isimli projenin akademisyenlerden, doktora, yüksek lisans ve lisans öğrencilerinden oluşan araştırma ekibi olarak hedefimiz, resmi modernleşme anlatılarında ikinci planda bırakılmış olan evle ilişkilendirilen kadınların elektrikli ev aletlerine dair deneyimleri, hatıraları, duyguları, sevinçleri ve korkuları üzerinden Türkiye modernleşmesinin izlerini sürmekti.
Neoliberalizmin yükselişiyle eş zamanlı olarak biyopolitika taktikleri de piyasa gerekleriyle buluşuyor aynı dönemde. Kadın bedeni fit olmanın, haz duymanın ve doğum kontrolünün de nesnesi olarak özerkleşiyor. Özellikle de gösteri işinde.