Feminist tarihçilik, soruları bastırmadan, cevapları susturmadan, Ermeni kadınların Türkiye’de müzikal hayatta ve onun anlatısında var olma koşullarını veya yokluklarının nedenlerini anlayarak, daha bütünlüklü, ilişkisel ve eleştirel bir geçmiş anlayışı oluşturmayı gerektiriyor.
Tanıklığın gerçekleşmesi için açıkça görünür – veya okunaklı – bir gerçeklik mi gerekir?
Mafyalar ekranlarda dönedursun bir meydanda buluşup hep beraber dans eden bir halktan daha güçlü değiller. Bu aralar hatırlamamız gereken şey tam da bu belki.
Hermes’in en büyük özelliğinin oyuna davet ettiklerini soktuğu çıkmaz olduğunu da unutmamak gerekir. Birkin ise oyunda yenemediği Hermes’i saz sepeti çantasıyla oyundan çıkarak alt eder.
“Ve sonsuz sevinç taşıyan bir çığlıktır / Bir suyun bir başka suya karışması”
Meçhul Kız’ı ilk seyrettiğimde film bana ahlaki ya da politik doğruluğa yaslanmadan etik nasıl düşünülebilir sorusunun bir cevabını veriyor gibi gelmişti.
Şehrin bereketi varsa da özünde kararı yoktur, nimetiyle şiddeti bir türlü yenişemez.
Transların umumi tuvaletlerden dışlanması, translığı öteki olarak işaretlemenin bir başka yoludur.
Feminizm ve uğruna savaşılacak kadın hakları o kadar sınıfsız ki aslında, bell hooks’un dediği gibi “Feminizm Herkes İçindir” diye bağırmamak için zor tutuyorum kendimi.
İnsanın yaşamın, tarihin, bilimin merkezinde kendine biçtiği konumla, bu konumdan hareketle kurulan bütün ayrıcalık ve ayrımcılıklarla da hesaplaşmak gerekecektir.