Güney Kore’de feminist olmak, genellikle anti-feminist grupların sürekli çevrimiçi ve çevrimdışı tacizine maruz kalmak demek.
Kadın olmayı öğrenmekle bir sabotöre dönüşmeyi birleştiren bir varoluş kalıbı…
Feminist hareketin kendisi somut ya da kristalize bir şey değil. Değişir ve değişmesi de gerekir. Çünkü ihtiyaçlarımız, bakış açılarımız değişiyor. Toplum değişiyor.
Halide Edib’in kırılmış bir kadınlığın içinden, duyuşun tazyikiyle yazdığı mensur şiirleri, “kadınlığın biçareliği” ile yaşamsal ve yazınsal mücadelesine ışık tutuyor.
Transların devrimci örgütlenmelerdeki yeri, trans teorilerin kitlesel olarak pazarlanan bir kitapta yer bulmasının önemi ve yükselen aşırı sağ dalgasına karşı transmarksizmin rolü…
Umami’yi en baştan beri sadece bir yayınevi olarak değil, kuir ve feminist örgütlenmenin aktif bir bileşeni olarak kurguladık. Etrafında birlikte büyüdüğümüz, hareket ve etki alanımızı birlikte genişlettiğimiz bir topluluk olalım istiyoruz.
Rooney’den Filistin öncülüğündeki, ırkçılık ve şiddet karşıtı, tabandan örgütlü Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar (BDS) hareketine destek.
Kitapta başlangıç zamanlarından günümüze feminist okumaların kendine yeni alanlar açarak ilerleyip kendi iklimini yarattığına; varız, buradayız, yazıp, okuyarak mücadelemizi sürdüreceğiz denildiğine şahitlik ediyoruz.
Ölümünden on yıllar sonra, Sibirya’dan binlerce mil uzakta, Dyagileva’nın mirası hâlâ, hep olduğu gibi hareket halinde; elden ele, yeni jenerasyonlara aktarılıyor.
Ardından hatırlanacak eserler bırakanların aksine, kadınların mirası onların olmadığı hayatlarda mücadelelerin içinde varlığını sürdürüyor.