Gabriele Stötzer 1984 yılında, Doğu Almanya’da bulunan yegâne kadın sanatçı topluluğu olan Künstlerinnengruppe Erfurt’u kurdu. Grup, çalışmalarında yeraltı ile devlet arasında ikili bir karşıtlık kurmak yerine, her ikisinde de mevcut olan patriyarkal tahakküm biçimlerini ele alan deneylere girişti.
Unkapanı’nı 90’lı yıllara denk gelen çocukluğumun filmlerinden, genç şarkıcılara kaset yapan müzik yapımcılarının vahası olarak biliyorum. Epey bir süre de aklımdaki bu imajı değişmedi. Yıllarca otobüsle önünden geçerken cazibesiz büyük bir kütle olarak algıladım onu.
Kürtaj meselesi 1970’lerde evanjeliklerin pek de umrunda değildi. Zira onlar evanjelik kurumlarda ırk ayrımcılığını savunmak için örgütlenmekle meşguldü, kürtaj yasağını ise sırf gerçek hedeflerinden daha “yenir yutulur” olduğu için sahiplendiler.
Kardeşlik girişimi kardeş katline dönüşür. Fıtratına uygun davranmayan kadınlar hedef de gösterilir, tehdit de edilir. Planlı bir şekilde kamusal alandan silinirler, tarihte hiç var olmamış gibi; tarihte örneği çoktur.
14 Mayıs’taki seçimde açık bir şekilde kadın ve LGBTİ+ düşmanlığı üzerinden enerjisini depolayan bir ittifakla karşı karşıyayız.
Üniversite özerkliği Türkiye’de her ne kadar anayasa ile güvence altına alınmış olsa da, üniversiteler 2016’da yaşanan darbe girişiminin ardından ülke çapında boyunduruk altına alındı.
Bu konuda söylenecek bir şey varsa söyleyecek ben değilim. Diğer yandan, İstanbul’da duran biri olarak seyrettiklerimden, duyduklarımdan, işittiklerimden sürekli notlar alıyordum.
Kendimizi üstümüzde öteden beri iktidar sahibi olanlar tarafından bize verilen etiket ve kimliklerin hapishane hücrelerine kapattığımızda, sahneleyeceğimiz şey en iyi ihtimalle bir hapishane isyanı olur. Devrim değil.
Girişe vardığımda sadece bu yolda 6 bin adım attığımızı gördüm. Polisin bu eziyet karşısındaki umursamaz tavrı, soğuk hava ve yağış, yerdeki çamur ise alana vardığımızda yerini büyük bir coşkuya bıraktı.
Korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz. Bilinmelidir ki her birimiz bu mücadelenin böylesi sistematik bir şekilde baltalanmaya ve yok sayılmaya çalışıldığı yerde yine alanlarda olmaya, haklarımızı dile getirmeye ve sözümüzü söylemeye devam edeceğiz.