“Bir kere siz arkaya geçmeyecektiniz.” O cümleden sonraki hiçbir cümleyi dinlemiyorum. Arka dörtlü koltuğa geçmişse muavinin yanına geçmiş gibi olur, doğru olmaz gibi bir cevaptan bahsediyor annem.
Ben ne biçim bir kadındım. Neden müteşekkir kalmayı, uysalca gülümsemeyi, GG’nin koluna girip ‘çok mersi bay GG, bu sabah bende bir şapşallık var, zaten arabalardan oldum olası korkmuşumdur.’ demeyi beceremiyordum?
Bir erkeğin “Garib anamı shuffle’a alayım” demek yerine bu reklamdan biraz tiksinmesi gerekmiyor mu?
Kamil Koç’un Anneler Günü reklamı çeşitli katmanlardan oluşuyor: Anneniz hem otobüs, hem muavin, hem de fıstık.
nasıl bir çakallık yapmıştım da buralarda muhtemelen üç katı fiyat isteyecekleri dandirik bir telefona berlinlerde birkaç döner parası vermiş ve utanmazca o telefonu yurt sınırlarından içeri sokmuştum?
Neyse ki dakikada bin özlü söze imza atan, üretimde dünya devi, Resimli Söz sektörü diye bir şey var.