Konu, ölümü ötelediğimiz, susturduğumuz bir yerden hayatın kutsallığına dair olunca, ölüme ve kendini öldürme isteğinin ne olduğuna taraf olmadan bakabilir miyiz?
İnsan 30’una girerken 20’li yaşlarının öne çıkan olayları üzerine biraz daha yoğun düşünüyor galiba. Benim 20’li yaşlarımın öne çıkan olayı babamın ölümü oldu.
Medya intihar haberlerini verirken neredeyse istisnasız olarak bir “gerekçe” sunar ve insanın kendisini yok etmesinin mantıksızlığına bir mantık göstermeye çalışır.
Robin Williams’ın 2010 yılında İngiliz gazetesi The Guardian’da yayınlanan, Decca Aitkenhead imzalı bir röportajı.
Ölmekte olan arkadaşını mahsus son seyahatine çıkarıyorsun… ama bavul olarak. Muhteşem…
Flash TV’deki bir izdivaç programına çıkan 62 yaşındaki Sefer Amca önce karısını, hapis yatıp çıktıktan sonra da dost hayatı yaşadığı ikinci bir kadını öldürür.
Gezi şehitlerinin hepsinin (veya biri hariç hepsinin) Alevî olması nasıl anlaşılmalı?
Ekranda o acımasız güzellik testini geçemeyenleri daha çabuk ve acımasız kurban ettiğimiz, doğru olabilir mi?
Neredeyse otuz yıl önce Kübalı feminist sanatçı Ana Mendieta New York Greenwich Village’daki evinden otuzdört kat aşağı “düştü” ve vücudu çarptığı betonda kalıcı bir iz bıraktı.
Her düşen uçak, insanın bulutlarda yüzme hayalinin de yere çakılması bir yerde, şiirsel bir tarafı var. Bu mezar taşı, bunun da anıtı olamaz mı?