Kırmızı Başlıklı Kız’ın eski sözlü anlatılarında yer alan kanibalizm sahnesi, genç kızın bedensel ve sembolik olarak başka bir statüye geçişini anlatır.
Çocukluğum tekstil endüstrisinin yükselişte olduğu zamanlara denk geldi. Tarlaları sulayan ırmakların tekstil boyasıyla rengarenk aktığını hatırlıyorum.
Bir vardı bir yoktu, dünyanın günü çoktu.
Sevdalı olmak, toprağı yeşertmek, bir kötüyü yenmek, yeraltı ülkesinden kurtulmak hep kendinden vermekle mümkün olur masallarda.
Stüdyo Ghibli’nin aynı isimli 10. yüzyıl Japon masalından uyarladığı Prenses Kaguya Masalı’nı izlediniz mi?
Ve Disney, bildiğimiz Disney, abla/üvey anne/kadın arkadaş figürünün sevgisini sizi geçen hafta görmüş ve bakışlarınızdan çok etkilenmiş erkeğin beğenisinden önde tutmuş! Bu kadarını hangimiz tahmin edebilirdi?
Bugün Kırmızı Başlıklı Kız’dan alınabilecek yegâne ders; o kırmızı başlığı yırtıp atmak ve kurtlara aldırış etmeden ormana korkusuzca dalmak olacaktır. Erkeklere gelince, babaanne kılığın girmeyin artık, komik oluyorsunuz…
Siyahı beyazı toz toz dağılan, sessiz Ocak sabahları için