Bir tarafta bakım emeğinin artması ve bunların kadın işi olarak görülmesi, diğer tarafta kolektif bilinç sayesinde koşullara ve vaziyetlere yeni bir anlam kazandıran günlük direnişler.
Kadın işçiler bakım emeğinin ön saflarında yer alıyorlar ve bu savunmasızlık, şiddet ve sömürü zincirinin “en zayıf halkası” onlar.
Sürekli kar arttırmaktan önce insanlığın ve gezegenin refahını düşünen, sosyalist, feminist ve ırkçılık karşıtı bir dünyanın hem mümkün hem de gerekli olduğunu biliyoruz.
Politik tutumların yarattığı toplumsal sonuçlar, dünyanın birçok ülkesinde karantina sırasında artan ataerkil şiddetten ayrı düşünülemez ya da görmezden gelinemez.
Şu anda halk sağlığı yönergelerindeki en göze batan ihmallerden biri, insanlara daha fazla uyumalarını söylememek mi?
Salgının dünya çapında ifşa ettiği ve tetiklediği şiddet üzerine kapsamlı bir araştırma.
Sokağa çıktığımda ne zamandır orada olan bir yerin, mekanın artık olmadığını veya büyük ölçekli yatırımlar tarafından ele geçirilerek değiştiğini, geride kendisini koruyabilen, kent belleğinde ve şimdide varolmayı sürdürebilen çok az yer kaldığını görüyorum.
Yeni Koronavirüs çok tuhaf görünüyor çünkü çoğu virüsün aksine bütün dikkatimiz üzerinde.
Ve bu çok üzücü çünkü bağışıklık sisteminin korona virüse nasıl tepki verdiğini anlamamız gerekiyor.
Gerekli sağlık tedbirlerinin dahi zor olduğu bu koşullarda yaşayan mülteci kadınlar ve kız çocukları, insani yardım imkanlarına erişimin de kısıtlanmasıyla birlikte artan bir risk içindeler.