Trans olmanın, lezbiyen olmanın, ikili cinsiyet kurgusunun dışında olmanın, kadın olmanın, göçmen olmanın getirdiği yükleri taşıyan hikayeler.
“Kendini bildi bileli kabuğunu arayanlara” ithaf ettiği kitabında Melisa Kesmez, okurlarını duvarları kayıplardan örülü, koridorlarında gitmeler serili, merdivenleri kalmalara inen, odaları hafızalara açılan bir eve davet ediyor.
Napoli Romanları’nı okurken içime oturan tarifsiz hissin tarifini yine Ferrante vermişti: Frantumaglia.
Babayı öldürüyor Boralıoğlu, hem de bir değil, iki kez.
Yapın yapıştırın.
Duygusallıktan kaçınmanın entelektüel faydaları ne olabilir?