Ben, ailesiyle neredeyse hiç ilişkisi olmayan, yolu hiç tarikatlerden geçmemiş Müslüman bir kadın olarak bu kadar zorluk yaşıyorsam, bu kadınların feminizmin gerçek birer öznesi olması için atmamız gereken çokça adım var. Bu adımların aciliyetine, Türkiye’nin geleceğine ve gerçek bir “helalleşme” yaşamayı sağlayacak zemini kurmamız gerektiğine inanan feministler, oralarda mısınız?
Kadınların deneyimlerini cinsiyetlendirilmiş bir dili benimseyerek konuşma hakkı için mücadele ederken, aynı zamanda trans kadınları insanlıktan çıkarmayı, aşağılamayı veya saygısızlık etmeyi reddedebilir, feminist analizin geri dönüşü için mücadele edebiliriz.
Anlamıyorum, feministler neden hâlâ hayvanlara ve kadınlara uygulanan baskıların benzerliğini görmekte zorlanıyorlar?
Feminist hareketin kendisi somut ya da kristalize bir şey değil. Değişir ve değişmesi de gerekir. Çünkü ihtiyaçlarımız, bakış açılarımız değişiyor. Toplum değişiyor.
Umami’yi en baştan beri sadece bir yayınevi olarak değil, kuir ve feminist örgütlenmenin aktif bir bileşeni olarak kurguladık. Etrafında birlikte büyüdüğümüz, hareket ve etki alanımızı birlikte genişlettiğimiz bir topluluk olalım istiyoruz.
Brah’a göre, aidiyet duygusu her ne kadar inşa edilmiş olsa da, dışarıdan biri olmanın kırılgan konumuna işaret eder.
Taylandlı bir çevirmen ana dilinde ve Tayland edebiyatında feminizmin yerini sorguluyor