Gezi, işgal, nöbet gibi eylem repertuarları, eylem alanlarında örgütlenen gündelik yaşantıyla farklı bir mekânsallık oluşturuyor. Özel ve kamusal ayrımının yok edildiği kolektif bir “yuva”ya dönüşüyor.
Kadınlar için kent hakkı, korkuya rağmen korkmadan mücadele etmek olabilir mi?
Beyoğlu kent hakkı için mücadele edilmesi gereken bir ortak alan değil, sahip olunacak, “geri kazanılacak” bir ganimet adeta. Bitmek bilmeyen bir ideolojik savaşın ortasında sürekli oradan oraya savrulan bir pinpon topu.
4. İstanbul Kent Sempozyumu’ndan kent politikaları, mega projeler ve kent hakkı mücadelesi üzerine notlar.
Yeni anayasa değişikliği ile tüm hak arama, itiraz, müzakere kanallarının kapatılacağı bir sistemde kamu yararı ve vatandaşın şartları ve talepleri yerine, emlak ve inşaat şirketlerinin ihtiyaçları ve dayatmaları öncelikli olacak.
“Kentsel alanları, bu alanlar ile semt sakinleri arasındaki ilişkileri canlandırarak o öfkeli ve korkmuş insanları değiştirmek bence en önemli şey.”
3. köprü pazarlaması iyi gidiyor. Yalnız ufak bir sorun var, köprü yarım ve daha da önemlisi GAYRİ MEŞRU
22 Aralık’ta kentlerimize, suyumuza havamıza, taşımıza toprağımıza sahip çıkmaya, Kadıköy’e gidiyoruz!