20lerimse babama inat, önüme çıkan adama “gel, senden mi zarar göreceğim” diye meydan okuyan ama duygusal ve fiziksel şiddeti hatta tecavüzü bile aşk sanan kayıp bir femme fatale oynayarak geçti.
…kadınların sözlerinin duyulmak için haykırdığı yerde hepimiz bu sözlerin izini sürme, onları okuma, paylaşma ve hayatlarımızdaki karşılığı içinde analiz etme sorumluluğunu taşıyoruz
Susan Sontag tüberküloz, kanser ve AIDS hastalıklarına atfedilen metaforlar üzerinden bir insanlık durumu analizi yapmıştı. Peki Covid-19’la ilgili metaforlar bize şu anki ahval ve şerait hakkında ne söylüyor olabilir?
Kadınların yaşadığı meslek hastalıkları alanında çok az araştırma var.
HPV, aşı, kanser, kolposkopi… Bütün o korkunç şeyleri bilmek.
Artık izole ortamlarda, suyun içinde resmettiği kusursuz insanların değil de kusurlarıyla ve doğayla, yaşamla iç içe olanın peşinden gittiğini söylüyor.
Müstehcen olan artık ne çıplaklık ne de sıradan insanların cinselliği, bugün esas müstehcen olan hiçbir varlığın öznesi olamadığı bu peyzaj.
Doğru teşhis hala doktorların hastalarına doğru soruları sorup, cevapları ciddiye almasına bağlı. Ama çok sık şekilde, cinsiyet ayrımcılığı araya giriyor.
Savaş, asker, mücadele, kansere yenik düşmek… Kanser için kullandığımız bu askeri lügat nereden geliyor? Asıl önemlisi, “savaşa hazırlık” kanser hastalarına fayda ediyor mu?
Meme kanserinden sonra mastektomi geçirip memesini aldıran kadınlar, dövmeyle yeni memeucuna sahip oluyorlar.