“Kafkaesk tabir ettiğimiz, üstümüze karabasan gibi çöken labirentler, sadece sosyolojik yapılar ya da siyasal rejimlerin dayattığı hapisler değildir. Aile de bir çeşit kafkaesk kafes yaratır benliğimiz üzerinde.”
Dil, altında fokur fokur kaynayan kozmik ayrımsızlığın titreşimini de, bu ayrımsızlık karşısında duyulan ilkel dehşeti de, bu dehşeti ehlileştirmeye yönelik yasa-mantık koyucu buyruğu da bağrında taşıyor.