Yargının erkek şiddeti davalarındaki cezasızlık pratiği, bizi cezalar konusunda garip bir noktaya sürüklemedi mi?
Kocası ve oğluyla beraber bir evde yaşayan Olive’e kocası Henry, sevgililer günü hediyesi olarak bir kart verir, Olive okur ve çöpe atar.
“Eskiden onların ettiği laflara kızgınlığımı belli ederdim ama artık içten içe seviniyorum. Evet doğru ben bir erkek değilim! Erkekliğe bir nebze bile ait olmak istemiyorum.”
17 senelik bir araştırma, hemcins evliliğin yasalaşmasının lise çağındaki gençlerin intihar oranında ülke genelinde %7’lik bir düşüş sağladığını öne sürüyor.
“TV 40 haber spikeri Christine Chubbuck bu sabah Kanal 40’ta yayınlanan bir sohbet programında canlı yayında kendini vurdu.”
Tüm insanlığa tekrar tekrar suç duyurusunda bulunuyorum: Bizi giderek yok ediyorsunuz. Sistemli ve politik bir şekilde bize kıyım yapıyorsunuz. Bunu, görün! Duyun!
Konu, ölümü ötelediğimiz, susturduğumuz bir yerden hayatın kutsallığına dair olunca, ölüme ve kendini öldürme isteğinin ne olduğuna taraf olmadan bakabilir miyiz?
Gece yayınına buyrun, süngerli korku hikayesi var. *suratına alttan el feneri tutuyor*
Medya intihar haberlerini verirken neredeyse istisnasız olarak bir “gerekçe” sunar ve insanın kendisini yok etmesinin mantıksızlığına bir mantık göstermeye çalışır.