Uzlaşma projeleri kurbanları medeniyete ve sükûnete davet eder, ortak acılar üzerine faille birlikte ağlaşabilmelerini, kimi zaman da şiddetle yüzleşebilmeyi geçici olarak bir kenara bırakma olgunluğu gösterip ekonomik ve siyasi ilişkileri öncelemesini bekler.
şiddet, itaat ettirmenin yollarından biri, kadınlar kendi kararlarını vermekte ısrar ettikçe, eşcinseller ve translar görünürlüklerinden ve haklarından vaz geçmedikçe yükselir, mücadeleyle geriletilir.
Öznenin maruz bırakıldığı şiddeti, önce sessizlikle kendisine izah edip, sonra yüksek sesle dışarıya aktarabilecek raddeye gelmesinin ne kadar zor olduğunu, her ifşa süreci gibi DAF ifşası da gösterdi.
Förtalskassan kesinlikle bir halk mahkemesi değildir. Metoo da değildi. Orada olan biten, birçok kadının bir araya gelip çıkmazlara, ihmalkarlıklara, tecavüzlere ve bir dizi suistimallere maruz kaldıklarını ve bu suçların artık bir son bulması gerektiğini söylemesiydi.
Deneyim yok, mücadele yok, araştırma yok. Peki nereden geliyor bu “bilgi”? Erkeklikten… Gücünü nereden alıyor? Erkek dayanışmasından…
Korhan Gümüş’ün kendisini ifşa eden kadınlara verdiği yanıtlar erkekliği ve eril söylemi ortaya çıkaran ibretlik örnekler niteliğinde.
Kendi iktidar alanında steril bir dünya kuran erkek, ne yapıp edip bu artık kadını harcayacak. Elindeki iktidarla harcayacak.
İstiyorum ki, baba şiddetinden, toplum baskısından boğularak yaşadıklarını anlatabilmek için, kendini ifade etmek için, dünyaya haykırabilmek için kendine pencere açan kadınların kapıları kilitlenmesin. Kilitlendi, o kapıyı bütün gücümüzle zorlayacağız.
Kadınların ve LGBTİ+’ların beyanlarının esas alınması ilkesi, neden feminist etiğin vazgeçilmez bir parçasıdır?