22 yaşındaki Ahmet Atakan polis tarafından öldürüldü. Katil polis hesap verecek mi? Bilmiyoruz. Ölmesi başka canların gitmesine engel olacak mı? Bilmiyoruz. Ölümünden sorumlu olanlardan biri de çıkıp, bahanesiz, yalan söylemeden bir başsağlığı olsun dileyecek mi? Bilmiyoruz. Bu ülkeyi bu denli korkunç bir yer haline getiren de bu bilmemek… Yine de […]
Kadınlı erkekli, insan bedeniyle, hazla, neşeyle, rengârenk, çok sesli bir yaşamı hak ettiğimize inanıyor, sosyal medyadan mahrum yaşadığımız o yıllarda, kendi bedenimiz üzerinden verdiğimiz mesajlarla kafa dengi insanlarla bir araya gelmeye çalışıyorduk. Zaman yarım kuşak atmışken, Gezi kadınlarının özgürlük feryadından güç alıp da sokaklara fırlayan bizler nihayet meydanlarda buluştuk.
Gezi sürecinden feminizm adına benim çıkardığım ders bizim bu anaarter “beyaz feminizm”den ayrık, kendi gruplarımızın dertlerini daha iyi anlatabilecek “otantik” kadın hareketlerine muhtaç olduğumuz.
Ama geyikli geceyi bulmadan önce / Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk
Gezi Direnişi etrafında savaşan hikayeler, entrikalar, dilimizi koruma mücadelesi ve bir takım sorular…
“Gezi Parkı protestoları şüphesiz Türkiye’nin vatandaş haberciliğiyle bugüne kadarki en büyük imtihanıydı.”
Dün itibarıyle hepimizi bir ağlayıp bir güldürüp dünyanın en garip ruh haline sürükleyen harika duvar yazıları silindi… Ama hard disk’lerin en güzel yerinde duruyorlar hala hepsi. O zaman inadına bir Serdar Ortaç patlatır mıyız?
En büyük komplo, komplo teorilerine inanmak olabilir mi?