Kadınların yaşam öykülerini dinlemek, bizim için asla sadece ampirik bir veri taraması, kayıtsız bir gözden geçirme değildi, olamazdı.
Berrin Alganer Lenz’in mektubunun Baydar ve Ulagay’ın kadınların tarihine ayna tutma çağrısına bir katkısı olması, her türlü görüş, eleştiri ve tartışmanın kadınlar arasındaki bağı güçlendirmesi ümidiyle.
“Parka, postal olmadan da devrimci olunur.”
Sol tarihlerde, tarihçelerde, anlatılarda ondan “devrimci Sevim Onursal” yerine “devrimcilerin ablası” diye bahsetmek nasıl açıklanabilir? Hareketteki “abilere” böyle yakıştırmalar (devrimcilerin abisi) yapıldığı hiç görülmüş mü?
“Tam bağımsız Türkiye mücadelesini tam bağımsız Sevim mücadelesinden taviz vermeden yürütmüş bir kadındır o.”
Halide Edib’in kırılmış bir kadınlığın içinden, duyuşun tazyikiyle yazdığı mensur şiirleri, “kadınlığın biçareliği” ile yaşamsal ve yazınsal mücadelesine ışık tutuyor.
Arkeolojinin feminizmle, feminist teori ve politikayla ilişkisi nedir? Dünyada ve Türkiye’de arkeoloji alanının toplumsal cinsiyet dinamiklerine bir bakış…
Feminizmi özcü bir kavram olarak değil bir yöntem olarak ele almak dünya tahayyüllümüzü nasıl değiştirir?