Batılı yasaların köksüz olduğuna, Medeni Kanun’un bu topluma yabancı olduğuna, İstanbul Sözleşmesi’nin yerli olmadığına dair kurulan o anlatı, henüz en başından çatlamaya mahkumdur.
Bugün Medeni Kanun’u, tekil bir perspektiften, sadece çokeşlilik ve nafaka meselesiyle tartışıyoruz. Tartışmayı yürütürken, siyasal iktidarın kültürel kodlarının sesini çok sık duyuyor, medeni hakların bu toplumun kadınları için fazla ve bol olduğuna dair eksik ve yanlış anlatıya maruz kalıyoruz. Halbuki bakmamız gereken yer, bu hakları kazandığımız kadın mücadelesi olduğu kadar, bu hakların hiçbiri kayıt altında değilken ve devlet bütün kurum, kuruluş ve görevlileriyle kadınların üstüne gelirken dahi kadınların aynı haklar için verdikleri tekil mücadeleler.
Medeni Kanun’u bir miladi eşik değil, mücadele eşiği olarak tanımamız gerekiyor.
İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmedik, zira o siyasi iktidarlar, yasakoyucular tarafından “bildirilen” bir metin olduğu kadar, istisnaî bedellerle ele geçirilen bir hak metnidir de.
Cinsel saldırı suçundan Efecan Şenolsun’a açtığı davanın gidişatını Elit İşcan ve avukatı Meriç Eyüboğlu ile konuştuk.
Yanındayız Berfin. Yanındayız anne. Düşseniz de kalksanız da yanınızdayız. Koşulsuz, şartsız yanınızdayız.
Tek bir ağacın kıymetini bilenlere, gölgesinde yan yana serilenlere…
Adèle Haenel 12 yaşından 15 yaşına kadar yönetmen Christophe Ruggia tarafından düzenli olarak cinsel saldırıya maruz kaldığını açıkladı.