3 sezon boyunca aşk ve nefretle sarmalanmış bu anlatı, iki kadın karakterin birbiriyle etkileşime girdiği, iletişim kurduğu her an dönüşüyor ve değişiyor. Dostluğun ve yakınlığın gücü de buradan gelmiyor mu?
Kim bilir belki de o ters “S” harfi, hikâyeleri tersinden yazmak gerektiğine dair bir işaretti. Kadının tarihe, yazıya, siyasete ve hayatın her alanına sinmiş aksanlı varoluşuna dair bir iz.
Menfaatten arınmış politik dostluklar kurmamız ve ortak eyleme dayalı dayanışma ağları örmemiz gerek. Mesele, kamusal alanın parçalanmasına izin vermemek.
Dostluk ilişkisi, erkekler arasındaki homososyal bağların taşıdığı, homososyalden homosensüele uzanan ve eşcinselliğe uzanması ihtimalinin tedirginlikleri ile örülü gizli gerilimleri ortaya çıkarır.
Kadın içine girilen, deforme edilen, döllenen ya da bakışla sömürülen, fethedilecek nesne değildir artık.
Ben kafesin içinde ağlarken, “Çıkmayacağım!” çığlıklarıma rağmen beni oradan sevgi ve sabırla çıkmaya ikna edenlere sevgiyle
Feminist dostluklar neden çatırdar?
O ihlal… beni neredeyse yokediyordu.