Bu toplumda bir kadının iki bira alması ilmek ilmek örülmüş bir stratejik planlama gerektirir.
Birkaç yıl önce, bir seri tecavüzcünün yaşadığım mahalledeki kadınlara saldırmasından hemen sonra, üç gün boyunca kendini savunma kursuna kaydolmuştum. Orada öğretilen ilk şey, menzile kararlılıkla ilerler gibi hızlı adımlarla yürümenin caydırıcı bir etkisinin olabileceğiydi.
Özgecan Aslan cinayetiyle ilgili The Guardian’da yayınlanan 5Harfliler yazısının Türkçe metni.
Sadece boktan değil, boktan ve yanlış şeyler çizmek ilginç bir his olmalı.
Arkadaşım yanımda olmasaydı veya o cesareti vermeseydi muhtemelen arkasından küfredip yoluma devam edecektim.
Küçücük bir arenaya sıkıştırılmış kadınlarız. Kıyafetlerimizle ve götlerimizle müsellahız. Burası bir çark yeri aslında. Ben öyle tasvir etmeyi fazla asil buluyorum. Hurdaların ve çöplerin içinde ekmeğini arayan trans kadınlar olarak, 50 nefer varız.
Tecavüzün bir savaş silahı olduğu bu coğrafyada şimdi de Rojavalı kadınların bedenleri birer savaş alanına dönüştürülmektedir.
Her otobüse bindiğimde Uma Thurman’a dönüşüp Kill Bill misali katliam fantezileri kurmak yerine müzik dinleyerek camdan dışarı seyretmeyi çok isterdim. Ama pişkini ayrı, göstere göstere yapanı ayrı, usul usul elini sana değdireni ayrı, hepsini ayrı dövmek ve pişman etmek istiyorum.
Ama koltuklar? Ama o bacaklar?