Lorde’un zamansız ve ebedi sesi, nefesi bizimle olsun. Zihni uyanık tutuyor çünkü. Bahisdışı Kız Kardeş bitmez tükenmez bahislerin, her türden direnişin ilhamı olsun.
Heteronormatif kültürel alanın şekillenişinde ev, sanki hiçbir eksiği yokmuşçasına ele alınıyor. Anarchitectural performanslarsa orada olmayana, ortadan kaldırılana, noksan olana –kalanı ebedi göstermek adına yok edilmiş, silinmiş ya da karartılmış olana- ihtimam etme hususunda ısrarcı.
Tıpkı bu dizide olduğu gibi, tüm dünyada giderek artan ötekileştirilmiş grupların örgütlenmelerinin yarattığı etki, sadece sokaklarda, meydanlarda değil sosyal medyadan tutun dizilere ve filmlere kadar kamusal alanın geneline yayılıyor.
Karlin’in seyahat günlüklerini benzersiz ve popüler yapan şey, dünyanın en ücra köşelerinden bazılarında bekar bir kadın gezgin olarak üstesinden gelmek zorunda olduğu sorunların ve engellerin yanı sıra yaşadığı talihsizlikleri de anlatmasıydı.
Anlatamamak halinin bedende de bir karşılığı var. Bedenin hafızası var.
“Feminist, kuir ve vegan politikaların üçü de işlerimde samimi bir biçimde buluşuyor. Üçünün ortaklığı bedene müdahale ve sömürüden geçiyor.”
“Erkek egemen sanat kanonunda kendine yer edinebilmek feminist mücadelenin ta kendisi.”
Hepimiz başkalarının otizme dışardan bakınca ne gördüğünü duymaya alışkınız. Bu ise, otistik oluşumun nasıl ortalık yerde yıllarca kadınlık deneyiminin ardına gizlendiğinin hikâyesi.
Tarihin tanıklık ettiği bir gerçek var ki, o da engelli haklarının kürtaj haklarından farklı olarak daima süregelen sosyo-politik söylemin çeperinde kaldığı.
Ne oldu da birçok kişi için tensel temastan, zevk veren bir aktiviteden fazlası olmayan seks benim için bir duygu ifadesi, bir performans gerçekleştirme alanı oldu?