İsmet Doğan’ın resimlerinden fışkıran bilinçdışı öğeler izleyiciyi heyecanlandırmakla kalmıyor, onu düşünmeye de sevk ediyor. Bilinçdışı dünyaya, iç nesnelere, iç dünyaya ait bir dizi duygu ve duygulanıma, çarpıcı betimlemelerin logosla buluşmasına tanık oluyoruz.
“Torunuyla parka gelmiş 60’larında olduğunu tahmin ettiğim bir kadın emzirip emzirmediğimi soruyor. Sık merak edilen konulardan, ihlal edilen kişisel sınırlardan biri.”
Ama rüyada o geçmiş kıyafetlerini giymek istemeyen, o geçmiş yüklü odadan da evden de çekip gitmek isteyen ben değil miydim?
Herkesin annesi ile ilişkisi, her annenin de çocuğuyla ilişkisi farklı. Bu sevgi her zaman kalıcı ve sonsuz değil. Ama pop müzikte sanki bunun karşılığını çok nadir görebiliyoruz.
Kırmızı Başlıklı Kız’ın eski sözlü anlatılarında yer alan kanibalizm sahnesi, genç kızın bedensel ve sembolik olarak başka bir statüye geçişini anlatır.
Kürtajın ekranda gösteriliş biçimi kamuoyunu ve hukuki kararları etkileyebiliyor.
Artık izole ortamlarda, suyun içinde resmettiği kusursuz insanların değil de kusurlarıyla ve doğayla, yaşamla iç içe olanın peşinden gittiğini söylüyor.
Kesip atmak gereken bazı şeyler var.
Babamın ölümünün evimizde ortaya çıkardığı yeni yaşam modeli.
Ya tıkladığında çok geç olursa? Ya annem üzülürse?