Sordukları sorularla, yaptıkları yorumlarla öğrencilerin yaşam enerjisini ve bir şeyleri dönüştürebilme kudretlerini azımsadığımı fark edip utandım ve bu utanç duygusunu çok sevdim.
her kadın feminizmin derdi, her erkek feminizmin hedefi. ama bu, politik kimlikleri yok saymak anlamına gelmiyor. her kadının yanında olmak her kadınla yan yana durmak anlamına gelmiyor.
Akademiye özgürlük ve demokrasi!
Üniversiteler kayyumların değildir, onlar gidecek ve bizler kalacağız. LGBTİ+’lar da bu mücadelenin en görünür öznelerinden biri olarak var oldular ve var olacaklar.
Tarla yapacağım, lahana koyuyorum, marul koyuyorum… Resim yapmıyorum dediğim de o bu arada; resim önümde, kalkmıyorum oradan, bir lahana yapıyorum iki lahana yapıyorum günde. 3 hafta boyunca lahana yaptım o tarlaya.
Mücadeleyi mesken tutmaya olan ihtiyaç her şeyden fazla. Üniversitelere de öyle. Bir mücadele mekânı olarak üniversitelere. Uyumu değil uyumsuzluğu, kabulleri değil soruları, tektipleştirmeyi değil çoğulluğu ufkuna yerleştirecek üniversitelere.
Ceren Damar’ın katlinin ardından, akademide cinsiyetçiliği enine boyuna konuşmamız gerek.
Hoca veya öğretim görevlisi kadın bilimcilerin en az yarısının cinsel tacize veya istismara uğradığı tahmin ediliyor.
Nobel akademi üyesi Katarina Frostenson’un eşi Jean-Claude Arnault iki ayrı tecavüz ve pek çok cinsel taciz suçlamasıyla karşı karşıya.
Duygusallıktan kaçınmanın entelektüel faydaları ne olabilir?