Mare of Easttown, aileyi kutsayan polisiye anlatıların ve bu anlatıların mekân olarak sakin bir arka planı olan kasabaların ‘kol kırılır yen içinde kalır’ anlayışının kırıldığı alternatif bir anlatı diyebiliriz.
Kadınlar olarak her gün maruz kaldığımız müdahale ve şiddet eylemlerine karşı hepimizin aşina olduğunu düşündüğüm kolektif öfke alışverişinin, görsel kodlardaki tahayyülü Fatma.
Toplum olarak ruh sağlığımız bir sirke emanet!
Koronavirüsten korunmak için evden çalışma imkânı olanlar hanelerine çekilince halihazırdaki toplumsal cinsiyet eşitsizliklerin daha da derinleşmesi kaçınılmaz hale geldi.
Aile içi şiddetten hayatta kalan bir aktivist, travma, toplumsal cinsiyet ve cinselliği odağına alarak Tayland toplumunu kökten değiştirmeyi amaçlıyor.
Çoğu ülke aile içi şiddeti görmezden geliyor ancak Nepal’in bu sorunu çözmek adına yaptığı girişimler küresel bir çözüm için örnek teşkil edebilir.
Sessizlik bize fiziksel açıdan güvenlik sağlarken duygusal açıdan bizi savunmasız bırakıyor. Hayatta kalabilmek için adil olmayan pazarlıklar yapmamız gerekiyor.
Cinsel şiddet vakalarının ¾’ü kurbanın kendi evinde gerçekleşiyor ve cinsel şiddete maruz kalan her 10 kadından 7’si 20 yaşın altında.
Böyle bir tepkiden sonra ben de diğer birçok kadın gibi düşündüm: Cinsel istismar kendi sorunumdu, çok büyük ihtimalle ben uydurmuştum ve bunu dile getirmek başlı başına bir hataydı.
Eğer kadın mücadelesinin kazandırdıkları olmasaydı ‘kaderim’i yaşıyor olurdum.